29 Nisan 2020 Çarşamba

Röportaj: BERK KÖKTÜRK (MOLESTED DIVINITY)



1- Öncelikle merhabalar. Karantina günlerinde neler yapıyorsunuz? Vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

  Merhabalar. Karantina günlerinde aslında herkesten farklı bir şey yapmıyorum. Bol bol müzik dinliyorum, stick control çalışıyorum, oyun oynuyorum. İşim gereği bazı günler devlet kurumlarına gitmem gerekebiliyor. En büyük eğlencem şu sıralar yeni çıkan albümleri ve yeni gruplar keşfetmek.Bu şekilde geçiyor karantina günlerim.

2- Müzik hayatı dışındaki hayatınızı bize anlatabilir misiniz?

  Müzik hayatı dışında gayet memur hayatı yaşıyorum diyebiliriz. Hafta içi 9-6 çalıştığım bir işim var. Hafta sonlarımın tatil olması benim için önemli bir avantaj. Aynı zamanda davul dersi de vermekteyim. Bütün hafta sonlarımı öğrencilerime ve gruplarıma ayırabiliyorum. Onun dışında mümkün olduğunca arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum ve evde olup uyumadıgım zamanlarda genelde bilgisayar oyunu oynuyorum.

3- Metal müzik dinlemeye nasıl başladınız ve ilk etkilendiğiniz müzisyen / gruplar kimlerdi?

  Metal müzik dinlemeye 12-13 yaş civarlarında başladım. Çevremde metal müzik dinleyen hiç kimse olmadığı için birilerinden etkilenmekten önerilerle ilerlemekten çok kendi yolumu kendim çizmeye çalıştım bu konuda. Metallum ve rockbox tarzı sitelerden sürekli yeni grup keşfetmeye çalışıyordum. Beğendiğim grupların diskografilerini indirerek bütün işlerini dinlemeye çalışıyordum. İlk etkilendiğim, gerçekten ilk dinlemede "ne oluyor lan?!?!"; dediğim üç grup Slayer ve daha sonrasında extreme metale beni hızla iten Behemoth ve Marduk idi. Bu grupları da keşfetmem davula başlamamla paralel ilerliyordu aslında ve beni inanılmaz derecede heyecanlandırıyordu. Müzisyen olarak da tabii ki kendi enstrümanım olan davulcular beni en çok etkileyen müzisyenler oluyordu. Dave Lombardo'nun ve Behemoth'un davulcusu Inferno'nun gerçekten davul çalarken ki stilimin oturmasında çok büyük rol aldığını söyleyebilirim.

4- Davula başlamanızdaki ana etkeniniz nedir/kimdir? Çalmayı nasıl öğrendiniz? Başka bir enstrümanla ilgileniyor musunuz/ilgilendiniz mi?

  Davula başlama hikayem biraz komik aslında... Davulla hiç alakası olmayan eline baget bile almamış biriyken kuzenlerimle birlikte Guitar Hero oynamak için bir cafeye gitmiştik, oyunu da ilk kez oynayacaktım, 12 yaşındaydım sanırım o zaman. İkisi elektro gitar ve bass gitarı aldılar bana da davul çalmak kalınca oturdum setupın başına. İlk şarkı beginnerla başladıktan sonra sonraki 5-6 parçada yükselterek hard-expert çalabiliyordum, ve inanılmaz keyif alıyordum. Aynı günün akşamı aileme davula başlamak ve ders almak istediğimi söyledim. Bir hafta sonra davul dersi almaya başladım. 3 ay kadar ders aldıktan sonra dersi bıraktım ve kendi ev çalışmalarım ve stüdyo çalışmalarımla devam ettim öğrenmeye. Çok fazla izledim ve kısıtlı zamanlarımda sürekli her fırsatımda çalışmaya çalıştım. 1-2 sene kadar neredeyse sadece evde yastıklarla çalıştım diyebilirim. Davul dışında çalıyorum desem ayıp olacak kadar piyano çalıyorum. Kısa bir dönem onun da eğitimini almıştım.


Molested Divinity- Depths of Chaotic Existence : https://www.youtube.com/watch?v=i74b4Qq0qY0


Molested Divinity (Telwe Ankara) : https://www.youtube.com/watch?v=V7hJue49uT0

5- Molested Divinity maceranızın nasıl başladığını, Depths of Chaotic Existence demonuz yayınlandıktan sonra grubun nasıl daha büyük kitlelere ulaştığını ve label sürecine girdiğinizi anlatabilir misiniz?

  Ben stüdyoda davul çalan kendi halinde biriydim ve bu beni artık bunaltmaya başlamıştı. Arkadaşlarımla kurduğumuz çaldığım gruplar olmuştu tabii ama albüm kaydetmek büyük konserler vermek istiyordum ve bunun için ciddi bir grupta çalmam şarttı. Artık davulu neredeyse bırakma raddelerindeyken Emre Üren'den (Decimation) bir mesaj geldi. "270 bpm civarı brutal death metal yapmak gibi bir fikrim var çalmak ister misin?" yazıyordu aynen. Benim için Türkiye'deki en iyi death metal grubu tartışmasız Decimation olduğu için o zamanlar bu adamlar birlikte müzik yaptığım insanlardan çok uzak, benim idolüm olan insanlardı benim için. Teklifi tabii ki kabul ettim ve Molested Divinity maceram bu şekilde başlamış oldu. 5 bucuk dakikalık ilk 1 dakikasından sonrası tamamen doğaçlama olan bir youtube videosu paylaştık ve o videodan sonra 3 plak şirketinden teklif geldi. Biz de bizim için en iyisini seçip (Show No Mercy Records) ilk albümümüzü kaydetmiş olduk. İnanamadığımız bir biçimde dünya çapında ilgi gördü albüm. Çoğu metal müzik inceleme sitelerinde yılın en iyi brutal death metal albümü seçildi. Zaten sonrasında da Amerika'nın en büyük bdm labellarından olan New Standard Elite bizimle çalışmak istediğini söyledi ve onlarla anlaştık ikinci albüm için.

6- Molested Divinity dışında geçmişte ve şu anda içerisinde bulunduğunuz gruplar ve projeleri bize anlatır mısınız? Yeni materyalleriniz yayınlacak mı yakın zamanda?

  İlk grubum Absunison isimli yakın arkadaşlarımla kurulmuş bir gruptu. Behemoth, Amon Amarth, In Flames, At the Gates gibi grupları coverlıyorduk. Sonrasındaki şu anki grubumun da gitaristi olan Onurla birlikte çaldığımız Saligia isimli bir grubumuz vardı. Burada kendi bestelerimizi de çalıyorduk. İlk sahnemi bu grupla almıştım 2012 senesinde. Raven Woods ile 2012 barda sahne almıştık. Cidesphere'da ve Raven Woods'ta kısa sürelerde bulundum, kişisel sebeplerim yüzünden ayrılmak durumunda kaldım gruplardan. Şu an aktif olarak Molested Divinity, No Relics, Shrine of Denial ve Decimation ile çalıyorum. MD ile zaten albumumuz yayınlanalı 1 ay oldu. No Relics ile bir single kaydettik yakın zamanda mix mastering işlemleri bittikten sonra o yayınlanacak ve salgın bittikten sonra en kısa sürede albüm kaydına başlayacağız, pek çok yeni parçamız bitti ben gruba girdiğimden beri. Shrine of Denial eski grubumdan Onur'la kurmuş olduğumuz grubumuz. Şu an 4 parçamız her şeyiyle tamamlanmış durumda, salgın bittiğinde aynı şekilde en kısa zamanda parçalarımızı bitirip kayda girmeyi planlıyoruz. Decimation'da işler çok karışık...

7- Mayıs 2020'de yurtdışı turuna çıkmayı planladığınız ülkeler hangileriydi? Pandemi sonrasında tura başlayacak mısınız?

  Toplamda 14 Avrupa ülkesi vardı, tek tek saymayayım... Turumuz ileriki bir tarihe ertelendi iptal olma durumu yok. Salgın ortadan kalkıp hayat normale döndüğü zaman biz de kaldığımız yerden turlara ve konserlere devam edeceğiz.



Molested Divinity - Unearthing the Void (Albüm) : https://www.youtube.com/watch?v=NaoDekfjQQ4


8- Molested Divinity - Unearthing the Void albümünüz yaklaşık 1 ay önce yayınlandı. Hayranlarınızdan nasıl geri dönüşler aldınız?

  Herkes ilk albüme göre çok daha karanlık, agresif ve oturaklı bir albüm olduğunu söylüyor. Ben de aynı fikirdeyim. İlk albümden bu yana kendimi daha da geliştirmiştim ve en önemlisi kayıt heyecanımı yenmiştim. Hem kendi adıma hem de grup adına çok daha iyi bir iş çıkardığımızı söyleyebilirim ben de ilk albüme göre.

9- Unutamadığın konser anılarını bizimle paylaşır mısın?

  İlk üç favorimi yazayım... Birincisi kesinlikle İzmir'de çalarken sahneye çıkan seyircilerden birinin davulun önündeki cama doğru dengesini kaybedip düşmesi ve bütün davul setinin üstüme yıkılması. Böyle bir şey ne başıma gelmişti ne de bir davulcunun başına geldiğini gördüm bu zamana kadar bu baya iyiydi. Kuduruk seyirciyi severiz her zaman. İkincisi bir konserlik Suicide maceramda Erkan abinin sahnede bana teşekkür etmesiydi. Üçüncüsü de 2019 yılında İstanbul'da Ulcerate ile birlikte çaldığımız konserde Anıl'ın sarhoşken bana bira içirdiğini zannedip bütün bira bardağını üstüme boşaltmasıdır. Ağzım orada değildi kankacım...

10- Metal müzik dışında dinlediğin ve çaldığın türler nelerdir? Bizimle bunlardan 5 favorini paylaşabilirsen seviniriz.

  Yunan müziklerine ve 70-90 arası türk rockına, türk sanat ve halk müziğine bayılırım. Kaliteli rap parçalarını da zaman zaman dinlerim. Zaman zaman çok alakasız yavaş, duygusal şeyler dinlediğim de olur açıkcası. Zeki Müren, Stelios Kazantzidis, Cem Karaca, Erkin Koray ve Eleni Vitaliyi de favorilerim olarak söyleyebilirim bu bağlamda. Çaldığım türlere gelecek olursak da açıkcası extreme metal dışındaki şeylerin bana pek de tat verdiğini söyleyemem. Bir dönem swing caz, bossa nova ve samba gibi latin ritimlerinin üstüne gittim fakat öğrendikten sonra sadece provalarda gitaristlerim tonlarını çekerken çok ses yapmamak adına çaldım sadece.

11- Decimation teknik brutal death metal türünde ülkemizden çıkan en önemli gruplardan biri. Ancak 2014 yılından beri albüm haberi alamadık. Çalışmalarınız olacak mı ilerleyen zamanda?

  Decimation benim davula başladığımdan beri gerçekten çalmanın hayalini kurduğum tek gruptu. Grubun en davulcusu olmamla birlikte her zaman en büyük fanı oldum. Ben gruba girdikten sonra dağılması benim için çok büyük talihsizlik oldu tabii. Umarım eskisi gibi bir araya geliriz ve kaldığımız yerden devam ederiz. Benim de müzik hayatımdaki en büyük isteklerimden biri bir Decimation albümünün altında imzamın olması.

12- Ankara'daki ekstrem müzik sahnesine hardcore punk türündeki grubunuz No
Relics ile getirdiğiniz yenilikler nelerdir? Kitlenizi bize anlatabilir misiniz?

  Açık konuşmak gerekirse ben bu tarza çok hakim biri değilim o yüzden ne gibi yenilikler getirdik bunu grup arkadaşlarım ve dinleyicilerimiz benden daha iyi yanıtlar diye düşünüyorum ancak, ben kendi tarzımla çaldığım için parçaları rifflerimizin altında daha agresif ve hızlı davullar olunca bu bizi hardcore grindcore arasında bir yere koyuyor. Benim gruba dahil olmamla birlikte genel olarak soundumuz daha sert bir hal aldı. Bu da bizi diğer gruplardan sıyıran bir etken olabilir. Kitlemiz neşeli, eğlenmesini bilen hafiften de kafayı kırmış arkadaşlardan oluşuyor. No Relics sahnedeyken sahnede bayrak sallayan, bizimle birlikte parçaları söyleyen 7-8 tane daha insan görebilirsiniz. Pitte herkes birbirini tokatlar zaten. Mükemmel bir kitlemiz var.


13- "Birlikte sahne almak hayalim." dediğiniz grupları bizimle paylaşır mısınız?

  Bu sorunun cevabı bitmek bilmez ama en çok istediğim 5 grup; Hate, Hideous Divinity, Deathspell Omega (keşke konser verseler de izlesek, birlikte çalmasak da olur), Marduk ve Azarath.

14- Geçtiğimiz yıl Suicide ile bir konserde sahne aldınız. Nasıl hissettiniz o konserde?

  Tek kelime, mü kem mel!

15- Son olarak Berk Köktürk dinleyicilerinden ve takipçilerinden neler bekliyor?

  Shrine of Denial ve No Relics ile yakın gelecek için çok güzel planlarımız ve yapmakta olduğumuz işler var. Black-death metal, hardcore ve blast beat seven arkadaşları çok mutlu edecek şeyler bekliyor.







RÖPORTAJ: PELİN ERDEMİR

27 Nisan 2020 Pazartesi

Röportaj: HAKAN " TİMSAH" ÇAĞLAR (TİMSAHIN GÖZYAŞLARI), Surge Music Türkiye İle Evde Kal

                        SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL

             KONUK: HAKAN " TİMSAH" ÇAĞLAR (TİMSAHIN                                               GÖZYAŞLARI)




Merhabalar, evde kaldığımız bu günlerde neler yapıyorsunuz?

  Bunu başka bir programda da ele aldım herkes haldır huldur çalışıyor şu anda. Ben biraz abarttım davulculuktan devşirme bir insanın gitarla şarkı söyleyebilmesi üzerine çok çalışıyorum. Günde 6-8 saat çalışıyorum. Elimde gitarla canlı yayında şarkı söylemek üstüne kendimi geliştiriyorum. Parmak ağrısından artık sesli mesaj atıyorum insanlara. Bilgim, tecrübem gençliğimin hizmetinde olduğu için çok çalışıyorum, biraz da okuyorum. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum ilerde reformlar yapacaz çünkü.

Yeni bir tekli yayımladın çok güzel bir parçaydı fakat ‘’Beni desteklemediler, Gençler beni daha çok destekledi, yaşıtlarımla kavga ettim’’ tarzı şeyler söyledin. Peki Hakan abinin Flört döneminde destek verdiği gruplar ya da sanatçılar var mı?

  O zamandan beri irtibatta olduğum çeşitli sanat dallarında genç dostlarım, yaşıt arkadaşlarım da var. Resim konusunda bana danışanların kimisi sergilerini açtı. Ben özellikle müzik kulağım yok benim diyenler ile ilgileniyorum. Müzik kulağın yok değil sadece yeterince ilgi ve alaka ayırmadın. Bunu onlara ispatlayarak kimisi enstrüman çalmaya başladı. Ben çöp adam çizemem diyenleri ele alıyorum, hayır öyle değil; insan mükemmel bir varlık alakası ve ilgisi olduktan sonra her şeyi
yapabileceğini insanlara anlattım ve hala anlatıyorum bunun yetenekle ilgisi yok. İlgi, alaka gösterdiğin şey ilerde harika oluyor. Sanatçılar da boşu boşuna kibir de bulunmasınlar diye söylüyorum. Sadece sen buna küçüklüğünden beri ilgi ve alaka gösterdin. Bir insan bir şeyi bir milyon kere yaparsa mükemmel yapar. Zaten Flört’le kafalarımız o yüzden ayrıştı ben meczuplaştım kendimi gençliğe vereceğim diye. Mülkiyet kavramımı kaybettim, çevrem çok korktu. Bütün yakın arkadaşlarımdan ayrıldım. Bayağı radikal bir karar verdim takriben 300 kişiden bağımı kestim. Okumak ve hizmet verebilmek için.

Türk Rock piyasasına yeni bir soluk ve reformlar getireceğinizi söylediniz. Ancak Hakan Çağlar uzun zamandır bu piyasanın içinde aklımıza şöyle bir şey takılıyor Flört zamanında bu reformları gerçekleştiremedi de mi yeni bir yola girdi yoksa bazı eksiklikleri yeni mi görebildi?

  Şöyle bir şey var Flört zamanı kolay bir şey değil gerçekten stüdyoya kendimi kapatıp ‘’dıngır dıngır’’ çalıyordum. Bir de bileklerimi iki kere kırdım bacaklarım kırıldı uzun süre tekrar davul çalabileyim diye uğraştım. Ben Flört zamanı çok okumaya başladım, 2011 yılında Evliya Çelebi Unesco tarafından dünya mirası listesine girdi o sıra Evliya Çelebi resim sergisi açtım. O aralar sık sık okuyordum zaten sürekli psikoloji okuyordum bunun üzerine felsefeye de dalınca hayat görüşüm çok genişledi. Para kazanma derdi geride kaldı. Hizmet aşkı başladı. Zamanında tasavvufla ilgilendim. Sonrasında da sanat görüşüm de çok farklılaştı bu meczup halim kaldı ki albümün adı da öyle (Meczup) zaten sanat farkımız da şu anda görülüyor onu anlatmaya hacet yok bunu anlayacağımız elimizde görseller ve dinletiler var.

Timsahın Gözyaşları - Meczup (Albüm) : https://www.youtube.com/playlist?list=PLmjYBElWz38i0WebVaRVIJ9qZMGOdjYXT


Meczup albümünde farklı bir notalama ve tekniğin olduğundan, işin zorluğundan bahsettin ancak dünyada çoğu kişi daha düz ve kolay anlaşılabilir parçalara ilgi gösteriyor. Bu açıdan baktığımızda sizin yaptığınız bir risk miydi?

  Evet tabii ki bir risk. Burada insanlara şunu anlatmak istiyorum çok sevdiğim menajerime, dostuma çok teşekkür ediyorum böyle bir albümü desteklediği için. Müzik konusunda da Ahmet Güvenç bana destek verdi korudu kolladı ve şöyle bir şey söyledi ‘’ Bu çocuk yeni bir tarz oluşturmuş, bir sistem geliştirmiş çevresindeki müzisyenler de buna çok dokunmasın, özgünlüğünü bozmasın, dedi’’ Ahmet Güvenç öyle deyince ekip çok saygı duydu ve böyle bir albüm çıkardık. Evet bu bir riskti ve göze aldığımız şekilde de oldu. Herkesin kulağına hitap edecek şeyler yaparsın ama sanat böyle bir şey midir? Bir tekrar mıdır? Sanatın bir formülü var mıdır? Ben formülüzasyon pek kabul etmeyen bir sanatçıyım; sanat mümkünse formülleri kırsın! Tekrar ettiğin şey ne kadar sanattır. Sanat değildir demiyorum ama bu nasıl şarkı abi demeyin bir şans verin şarkıya değişik bir şey evet bakalım diye düşünün. Ben bütün müzik tarzlarını dinleyen bir adamım.

Meczup kendi içerisinde önemli şarkı sözleri bulunduruyor An, Sermayeden Yiyorum, hatta Hallederiz’de kadın vokal de giriyor. Bu şarkı Flört zamanından beri var mıydı yoksa senin çalışıp kafa patlattığın bir dönem oldu mu?

  Flört’te de kendim yazıyordum ama öğreniyordum aslında. Uyandıktan sonra şu saatte felsefe, şu saatte şiir okumam lazım diye kendime vakit ayırırım. Nazım Hikmet’in bütün şiirlerini okudum orada ne yaptım araştıma yapıyorum, öğreniyorum. Nasıl söz yazabilirim diye soranlar çok oluyor biraz şiir oku diyorum onlara ondan sonra birbirimize şiirler göndermeye başlıyoruz. Sonra bir bakıyoruz güzel sözler yükseliyor. Evet çok çalıştım bu sözler için ama eskiden kalma şarkılar da var mesela Dedi’yi yazarken bana ‘’git saçma bir şeyler yaz’’ demişlerdi dedim niye saçma bir şeyler. Mesela şimdiki ekibimle daha farklı yaptık o parçayı benim içimde daha değişik şeyler vardı çünkü.

Nazım Hikmet okuduğunuzu söylediniz bu sizi eşitlikçi ve özgürlükçü yönde de düşüncelerinizi etkiledi mi?

Nazım Hikmet tabii beni her yönden etkiledi, eşitlikçi ve özgürlükçü biri konusunda etkiledi tabii ki. Aşka düştüğümüz için tabii eşitlikçi olacaksın. Albümdeki tüm şarkılar benim besteyi de sözleri de beş eşit parçaya böldüm neden? İnsanlar feyz alsın diye. Eskiden ne oluyor solist oluyor adam ve kendini çok büyük olarak görüyor işte en çok parayı bana verin gibi olur mu böyle. Ben bir şeyler yapmaya çalışıyorum hem müzik konusunda reform getirmeye çalışıyorum hem de müzisyenlerin kafasına bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Kendinizi sanatçı diye kibirden boğmayın yani durum sakinleyin, bölüştürün. Ben inanıyorum hep beraber yeni sanatçı profilleri yaratacağız. Bu kibir deryasında yüzenlere karşı bir duruş sergileyeceğiz. İlerde güzel platformlar hazırlayacağım, düşünüyorum.


Timsahın Gözyaşları - Sermayeden Yiyorum : https://www.youtube.com/watch?v=xA9m4O45gsw


Sermayeden Yiyorum tam karantina şarkısı diye bir yorum geldi.
  Doğru, evet gerçekten tam zamanı. Sanki bu zaman için yazdım. Ben bu şarkıyı yazdığımda geçen sene bir manifesto yayınladım. Gelecekten haber verdiğim ön görülerimi, düşüncelerimi paylaştığım bir manifesto. Sanayi devriminden çok daha ağar zamanlarından geleceğinden bahsettim. Öyle yapay zekalar var ki bundan herkes etkilenecek ve çok kötü olacak. Onun için bunlara hazırlıklı olmanız lazımın bir şarkısıdır aslında Sermayeden Yiyorum. Bu yazımdan sonra birkaç kişi köşe yazarı olur musunuz diye mesaj attı.

Fox Tv’de bir programa parça yaptınız bu sizin eşit ve tarafsızlığınızı etkiledi mi?

  Zaten İsmail Küçükkaya’nın hastasıyım he buradan bir siyasi görüş söylemem gerekirse Atatürkçüyüm. Sinema dekoru yaptığım sırada Zülfü Livaneli’yle çalışıyoruz Veda filmi için Mustafa Kemal Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’nda vefat ettiği salonun aynısını yapacağız. Zülfü Livaneli’ye dedim ki neden bıraktınız siyaseti evladım dedi bir şey yaptırmıyorlar yapacağımız zaman da karşı çıkıyorlar acayip insanlar toplanmış oraya baktım oraya bir işe de yaramıyoruz bıraktım dedi. Onun için ben de siyasetten çok hoşnut kalmam küçükken futbol yüzünden arkadaşlarımla kavga ettiğimi görünce takım tutmayı hemen bıraktım. Müzikte de öyleyim mezhebim yok müzikte. Ben her şeyi severim. Müzik birbirne karşı taraf duracak bir şey değil. Gençliğimde metal şeyler çiziyorum üstüme. Asit’çiler vardı o zaman işte disko tarzı müzik baktım kavga ediyoruz, çok saçma. Memleket kutsalda, rock başka bir yerde Atatürk taraftarıyım ama açıkça.

Yazdıklarının elbette okuduklarınla bir alakası var ancak gördüğün ve geçirdiğin olaylarında alakası illaki vardır.

  Mesela Dedi’deki sözler sen git saçma bir şeyler yaz dedi diye yazıyorum yani bu bir tepki aslında. Arzu edilenden daha çok arzu etmeye aşıkmışsınız. Dostlar çok müzik dinleyerek iyi şarkı sözü yazabilmek zor. Yaşadığını iyi aktarabilmek, üstüne okumak çok faydalı. Okumak insan beynini daha iyi çalıştırıyor, hayal gücünü arttırıyor. Hazır olanı izler dinlersin ama okuduğun zaman kendin hayal edersin. Okuduğun zaman daha erken uykun gelir niye zihin yoruluyor çünkü. Seyrederek çok bilgi depolayamazsın. Hayatı ve insanı okumak da çok önemli. Kendimizi bir hamur gibi yoğurabiliriz davul çalıyordum şimdi gitar çalıyorum neden çünkü kendimi 8 saat yoğuruyorum.

Timsahın Gözyaşları - Dedi : https://www.youtube.com/watch?v=GaBJdpEONi0


Timsahın Gözyaşları - Ey Can Dost: https://www.youtube.com/watch?v=H7BGSGww5dU

Mevzu Benmişim diye bir parça var ve parça hakkında şöyle yorumlar var ‘’Flört’ün eski üyelerine. -Hayır Timsah’a.’’

  Bir sanatçının insanlara hitap edebilmesini tercih eden biriyim ben. Mesela şarkıyı dinlerken kendimi nasıl bulacağım, dinleyici nasıl bulacak? Ben de o tarafa doğru "Ey Can Dost" diye bir parça yazdım. Ne güzel hala akıllarında yaşıyoruz, kaç yıl gönüllerinde var olduk, kaç yıl beraber olduk hepimizin yolu açık olsun. Doğru parçanın bana yazıldığı söylendi.

Flört TRT ile ilişkisi olan bir grup Eurovision konusunda teklif aldığı oldu mu?

  Hayır almadı. Dün TRT’de İzledim diye şarkı yapınca bizi kuruma yakın bulurlardı. Ancak zihniyetler değiştiği için öyle bir yakınlık yok. Düşünülüyormuş diye dedikodular duyduk ama.

Dijital platformlar müziğin ruhuna aykırı mı? Yoksa amatörler için bir çıkış kapısı mı? Sen bu konu hakkında neler düşünüyorsun.

  Evet çıkış kapısı olabilir. Her şey bir olanak; bir zamanlar YouTube’da bir şey diyorlardı bak nereye geldi. Sosyal medyaya laf söyleniyordu daha geriye gidelim bilgisayara, telefona laf söyleniyordu hatta radyoya. Hepsi şeytan icadıydı ne oldu! Her şeyin bir dezavantajı vardır ama avantajını görene bilene. Bunların hayrını görmeye çalışın, değerlendirin; pozitif bakın bir kere. Bardağın dolu tarafını görün. Bunlar tabii ki platformlar sanatçıların, gençlerin kendini yayınlayabileceği platformlar ilerde onlarda bir şey kazanacak. Emek verdikçe çaba gösterdikçe her şey artıyor. Şu hor görme durumunu bir bırakalım.

Günümüz davulculuğu biraz daha hıza dayalı olmaya başladı sen bu düşünceyi nasıl karşılıyorsun?

  Davulda groove çok önemlidir parçayı alıp götürecek. Hızlanmak önemli gelir ama çok da değildir. Mesela benim şarkıları 30 metronom düşürdüğüm olur ki o durum çok zordur. İşte öyle durumlarda çalamadığınızı anlayacaksınız. Çünkü o hızlı şeyde yuvarlanıp gidiyor her şey. Yavaş olmanın öğretisi vardır. Hızın güzelliğini tabii ki yabana atacak değiliz ama bunun dengesi lazım. Ama kimseyi suçlayamayız davulda hıza kaptırmak çok güzel ama kendinizi çok kaptırmayın. Kendinizi en iyi görebileceğiniz şekil kayıttı mümkünse metronom üstüne kayıt edin kendinizi.

Hakan Çağlar müziği her şeyden üstün tutan bizlerden neler bekliyor.
  Reformlar yapacağım bana destek olun. Öncesinde insanlar kendi içerisinde reformlar yapmalı yani başkasından beklemeyin kendi içerinizde değişimi sağlayın ondan sonra hep beraber yeni profilde insanlar, sanatçılar oluşturalım gençlerine, halkına yakın. Yeni entelektüel ve sanatçılarımızı bu şekilde yetiştirelim. Büyükşehirlerde tıkanmış Anadolu’ya açılamamış değil. Anadolu’ya açılan, halkına, ülkesine, gençliğine aşık yeni sanatçı profilleri yaratalım. Ben inanıyorum ki beraber yapacağız.

25 Nisan 2020 Cumartesi

Röportaj: LEYAN SENAY, Surge Music Türkiye İle Evde Kal

       SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL

                         KONUK: LEYAN SENAY


 1- Merhabalar nasılsınız, öncelikle evde kaldığımız bugünlerde vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?

Sürekli üretmeye çalışıyorum evde tencere tava ne varsa onlara vuruyorum. Stick kontrol çalışıylrum, kitap okuyorum, film izliyorum klasik aslında hepimizin yaptığı şeyleri yapıyorum.


2- Leyan Senay müzik hayatı dışında neler yapıyor?

İngiliz Dili ve edebiyatı mezunuyum. Okumayı, analiz etmeyi, araştırmayı çok seven bir yapım var. Onun dışında orman, koru çok seviyorum fırsat buldukça kaçıyorum. Tabii şu ara onlar mümkün olmuyor baya kısıtlanmış durumda hissediyorum.


3- Leyan Senay müzik projelerinde bahsedebilir mi?

4 yıldır aktif olarak sahne alıyorum. Çeşitli gruplarla çalıyorum rock, metal, hatta pop, bir opera orkestrasındayım şu an. Kendimi daha bağımsız bir müzisyen olarak görüyorum. Bir gruba bağlı kalmış değilde farklı türlerde kendini geliştirmekte olan bir müzisyenim. Aktif olarak Deniz Demiröz'le trio grubum var, metal grubum var bir de bestelerime katkıda bulunduğum bir Trio grubu kurdum onla yeni üretmeye başlayacaktık ki araya karantina girdi bu süreçlerden sonra o grup aktif olacak.


 Leyan Senay (Konser Demir Demiröz): https://www.youtube.com/watch?v=eFvjQZDAxv8


4- Davula ilk başlarken ben şu türde çalmak istiyorum dedin mi?

En başta rock, metal dinliyordum tabii ki. Bir metal grubunda yer aldım Sepultura, System Of a Down falan bu tarzlarda gidiyorduk sonra içimde bir şey müzik çok geniş bir janr neden sadece rock, metale odaklı gidiyorum ki dedim ondan sonra hayatıma biraz daha Latin tarzı girdi opera girdi çok farklı yerlere açıldım. Bazen zıtlık oluyor opera konserlerinde herkes güzel güzel giyinmiş ben orda mavi mavi biraz da bu zıtlığı seviyorum.


5- İlk defa davul öğrenmek için gelen öğrencilerine nasıl bir eğitim şekli uyguluyorsun?

Öğrencinin istediği öğrenmek istediği müzik tarzına göre program yapıyoruz her öğrencinin özel bir gidişatı
oluyor. Çok dikkatli davranmaya çalışıyorum. Hobi olarak başlayanlara da nota öğretiyorum. Ellerinde artı bir lisan gibi düşünüyorum.


6- Türk kültüründen ya da başka kültürlerden ezgileri, müzik tarzlarını kullanmayı düşünüyor musun?

Latin ya da kendi kültürümüzü rock, metale uyarlayan işlere hayranım zaten. Doğu ritimleri Türk ezgileri bunlar çok ayrı ben ayrıca şaman davulu da çalıyorum onları duyduğumda iyi şeyler hissediyorum neden olmasın tabii ki.


7- 4 yıldır aktif olarak davul çalıyorum dedin peki bundan öncesi?

Lisedeyken güzel sanatlara gidiyordum piyano çalıyordum piyano aşığı olarak gittim sonra davulla tanışında davul dersleri almaya başladım. Sonrasında 4 yıl önce stüdyomu açtım ve o zaman bir şeyler yapabildiğimi hissettim.


8- Yanılmıyorsam bizim de sosyal medya sponsoru olduğumuz bir konserde Deniz Demiröz ile sahne aldın nasıl başladı bu işbirliği? Deniz Demirözle çalışmak nasıl hissettirdi?

İletişimimiz sosyal medya üzerinden olmuştu kendisi zaten çok iyi bir müzisyen direk çalışmak istedim ben de tanıştık, enrjiler de uyuştu.


9- Sponsor firmalarına nasıl iletişim kurdun?

Bazılarıyla ben bazıları da bana ulaşarak iletişim sağladık. Zil olarak Turkish'le çalışmayı çok istedim. Yıllık ürün seçiyorsun onları yolluyorlar, kendime göre ürünleri belirliyorum zaten kendi sayıları da var kendi sayılarına göre artistlerine destek sağlıyorlar. Sosyal medyada, web sitelerinde yer veriyorlar. Mesela Eylül ayında Turkisch zilleriyle İngiltere'ye gittik.


10- Elektronik davulların akustiğe göre tuşe ve tekniği değiştirdigine dair görüşler var ne düşünüyorsun?

Ben elektronik ders çalışmaktan yana değilim. Belki bir şeyleri yetiştirmeye çalışıyordur o zaman olabilir. Davul
derisinin verdiği hissiyat groove'lu çalmak başka bir şey ve çok zor. Elektronik davulların algıladığı belli bir ses aralığı var. Ya da hep aynı sesleri veriyor hassasiyeti iyi olan bir elektrik davul içinde çok büyük bütçe ayırmak gerekiyor.


11 - Rock ve metalle başladım sonrasında ise bağımsız bir davulcu oldum dedin bu senin kendi isteklerinden miydi yoksa gelen teklifler üzerine miydi?

Tekliflerle alâkalı değildi. Ben zaten klasik müzik eğitimi almış bir insan olduğum için ve piyanodan geldiğim için anneannem de çok Türk sanat müziği, Aria bu tarzlarla büyüttü. Senfonik metali de çok severim onda da aria esintileri bulunur. Opera bana çok yakın bir tarzdı aslında hiçbir zaman black ya da death metalci olmadım. Bu tarzı daha da öğrendim o zaman da daha gelişmiş hissettim kendimi.


12- Şu aralar projelerin neler?

Bir trio grubu kurduk onda kendi bestelerimizi çalıcaz biraz da Türkçe rock tarzı. Sonrasında farklı türlerde yapmayı düşünüyoruz şu an için en odaklandığım proje o. Kayıtlarını aldık mix mastering aşamasında. Mart ayında klibi çekeriz diyorduk klibi geçtik markete gidemiyoruz şu an.


13 -Çıkacak parcalarınızda pazarlamaya alakalı bir şey düşündünüz mü? Günümüzdeki hızlı tüketim hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mix mastering her şey bitsin ondan sonra pazarlamayla alakalı bir şirketle anlaşmayı düşünüyorduk. Ancak henüz klibi çekemediğimiz için onun fırsatını bulamadık ama destek alınması gerektiğini düşünüyorum. Mesela biz önceden bir kaset alırdık ve onun içindeki kitapçığıyla aylarımızı geçirirdik. Şimdi her şey elimizin altında Spotify'da binlerce parça çıkıyor hangisini dinleyeceksin. Genel anlamda tüketim toplumundan memnun değilim ben bir şeyi seviyorsam onu hayatıma sindire sindire tüketmeyi tercih ediyorum. Bir hafta ya da bir günde tüketip kenara atmaktansa.

Leyan Senay - Meow & Drums : https://www.youtube.com/watch?v=Y6XhetUb658


14- Instagram'a güzel içerikler üretiyorsun YouTube’a da biraz zaman ayırman gerektiğini düşünüyor musun?


Şu karantina süresi girmeseydi YouTube'da bir şeyler üreticektim. Orayı da genişletmeyi düşünüyorum ınstagram'dan çok büyük bir derya deniz aslında orası orada büyük bir eksiğim var bazen Instagram'a yüklediğim videoları Youtube'a yüklemeyi unutuyorum arkadaşlarım uyarıyor. Kötü bir YouTube kullanıcısıyım ama birkaç içerik hazırladım ancak çekimlerini biraz daha profesyonel yapmak için bekliyorum.


15- Bir trackin üstüne kendi davul perkisyonunu yazan ve bunu yayımlayan çok önemli kişiler var böyle bir düşüncen var mı?

Tabii, ancak böyle bir şey yapınca altyapısını, her şeyini kendim yapmak istiyorum ancak bu çok büyük bir zaman, emek ve birikim isteyen bir şey o yüzden biraz daha zamanı var onun.


16- Çok güzel etüt tarzı alıştırmaların var bunları bir seri haline getirmeyi düşünüyor musun?

Tabii bu tarz şeyleri ben de istiyorum ancak eğitim tarzı değilde daha eğlenceli hale getirilmiş biraz daha kendi tarzıma göre şekillendirilmiş hâlini yapmak istiyorum.


17- Kişileri cinsiyetiyle ayırmayı sevmem ama bir videoda seni görmüştüm kadınların yapması zor işler diye, davula başlamak isteyen bir kadının karşılaştırğı zorluklar var mı?

Evet, ön yargılar vardı. Bu arada o röportaj benim üniversiteden hocamın kanalı. Çok ön yargı vardı, alaycı bakılıyordu. Ben bir hayalimi anlattığımda çocuk gözüyle bakılıyordu. Tabii insanlar hayatımı buna adadığımı görünce bu kız çıktı ve yapıcak demeye başladılar. Gitgide kabullendiler.


18- Davula başlamak isteyenlere tavsiyeleriniz neler? Bir takipçimizin sorusu.

Öncelikle tutuş, oturuş, postür bunlar çok önemli çünkü teknik nasıl başlarsa öyle gidiyor ve yanlış teknikle öğrenilince düzeltmesi çok zor oluyor. Bu yüzden ilk bir kaç ay ders alıp sonrasında stick kontrol çalıştırmaları önerebilirim. Kitap olarak ise D52'yi başarılı olarak görüyorum Türkçe kaynaklardan ki zaten Türkçe kaynaklar pek yok. YouTube'da da bir sürü şey var artık. O açıdan çok faydalı bir devirdeyiz bu açıdan.


19- Instagram içeriklerini kendin mi buluyorsun (yumurta chop suey) yoksa fikir aldığın birileri var mı?

Evde buldum, içine saç boyamdan damlattım oldu. Anında çıkmış bir şey. Tencere çok ses çıkarıyordu ben de böyle bir şey yaptım.


20- Son olarak Leyan Senay, müziği her şeyden üstün tutan bizlerden neler bekliyor?

Daha çok müziği hissederek dinlemelerini ve yiyip bitirip kenara atılmamasını istiyorum çünkü bu bir hisle yapılan bir şey müzisyenlerin gerçekten çocuğu gibi oluyor ve çok ayrı bir yeri oluyor hepimizde. Emeğe saygıyı bekliyorum.

20 Nisan 2020 Pazartesi

Röportaj: KORHAN KODAMAN (SAHTE RAKI), Surge Music Türkiye İle Evde Kal

SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL


KONUK: KORHAN KODAMAN (SAHTE RAKI)



 1-Merhabalar, evde kaldığımız bu günlerde vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?

Durumun pozitif taraflarına odaklanmaya çalışıyorum çünkü bu sene başı itibariyle fazlasıyla olumsuzlukla dolduk. İlk defa bütün dünya bir olay karşısında aynı cephede en azından böyle bir olumlu tarafı oldu. Sahte Rakı’yla konser programımız çok yoğun devam ediyordu kurulduğumuz günden bu yana 2-3 hafta üst üste konsersiz geçirdiğimiz bir zaman olmadı tabii şu aralar uzun süredir sahnede yokuz o müzikal açlık beni evde biraz daha müzikle uğraştırmaya başladı. 


2- Korhan Kodaman müzik hayatı dışında neler yapıyor.

Aslında makine mühendisiyim mekanik konstrüksiyonlu cepheler yapan bir firmamız var iyi de arkadaşlarım uzun soluklu devam ediyoruz. Genellikle otel, hastane, rezidans gibi yapıların cephelerini yapıyoruz. Kızımla fazla vakit geçiriyorum.


3- Sahte Rakı nasıl başladı?

2005 yılından beri bir arada olan ve çok yakın dostların bir arada olduğu bir grup. Gruptaki herkes müzik dışında hayatını idame ettiriyor. Konserler dışında da sürekli beraberiz ve birlikte vakit geçirmekten büyük keyif alıyoruz bizi bu kadar enerjik ve pozitif tutan bence bu kardeşlik bağı.


Sahte Rakı - Seni Çok İstiyorum (Split Blues Festival) : https://www.youtube.com/watch?v=5PjZ6opULw4

 Sahte Rakı - Aklımı Senden (Ağaç Ev) : https://www.youtube.com/watch?v=ZAkq19xAFxo


4-Türkiye’de çok eşi benzeri olmayan bir türde devam ediyorsunuz neden blues?

Blues müzik gösterişsiz bir müzik, sade bir anlatımı var. Hüzün kelimesinden geliyor 1900’lerin başında siyahilerin acılarını ve gündelik sıkıntılarını anlattıkları bir müzik tarzı ve genellikle majör dizilimler üzerinden ruh bulan bir müzik yani sıkıntılı anlatımları bile pozitif bir anlatım çerçevesinde sunan bir müzik bizde kendimizi bu pozitif anlatımlarla özdeşleştiriyoruz. Müziğin sade ve yalın olması sanırım bizi en çok etkileyen tarafı. Onun dışında gruptaki herkes farklı türlerle de ilgileniyor mesela mızakacımız Dinçer False in Truth’ta bas gitar çalıyor, Can’ın projeleri var benim solo projem daha alternatif rock’a daha yakın ama hepimizi bir arada tutan blues müzik oluyor. Şöyle bir güzel tarafı var blues müzikte canlı çaldığım bir parçayla başka bir konserde canlı çaldığın parça tutmaz çünkü o ara kim solo atacak kim doğaçlama yapacak belli olmaz tamamen sahnedeki enerjiye bağlı ve o doğaçlama kimi zaman 4 bar olur kimiz zaman 8 orada pozitif bir gözle geçtiğin temas yeter ve keyfince çalar. İşi keyifli kılanda bu.


5- Sahte Rakı’da insanı alıp götüren hareketlendiren bir ruh var senin bu konuda gözlemlediğin neler oldu dinleyici kitlesinde?

Ağaç Ev’de olsun diğer konserlerde de bizi takip eden kemik kadroyla konserin başından sonuna çok güzel bir enerjiyle gidiyoruz. Mesela ilk defa gittiğimiz şehirler oluyor o zaman biraz çekinerek çıkıyorum hani ilk defa çalıyoruz seyirci bizi tanımıyor yakalayabilecek miyiz diye ve her defasında ilk parçada seyirci bize katılıyor. Taksimde tramvayın arkasına vagon takıyorlardı biz o vagonda çalarak İstiklal Caddesi’ni geziyorduk orada yabancı parçada çalıyorduk binbir türlü insan var orda biride çıkıp bu ne arkadaş! dese ama I Feel Good çalıyoruz meydana geldiğimizde insanlar dans etmeye başladı iki amca Ankara Havası oynamaya başladılar. O gece grubun internet sitesine mesaj geldi çocuğumun müziğe olan ilgisini ilk defa farkettim bir konserinize getirmek istiyorum diye. O konserlerden sonra farkettim ki gerçekten mucizevi bir müzik yapıyoruz 7’den 70’e her tarzda ve farklı kitleden insanı kucaklayabilen bir müziği yapıyoruz.


Sahte Rakı - Everybody Needs Somebody (Taksim Tramvay) : https://www.youtube.com/watch?v=Av0s1qRBW6s

 
6-Konserlerinizde genellikle yabancı parça ağırlıklı çalıyorsunuz hiç kendiniz yabancı bir parça yazmayı düşündünüz mü?

Aslında yabancı parça ağırlıklı olması çaldığımız tarzda Türkçe parçaların az olmasından kaynaklı. Mesela Barış Manço’dan sadece Kara Sevda’yı evirip kullanabiliyoruz. Yavuz Çetin çalıyoruz. Aslında yabancı ağırlıklı çalıyor olmamızın sebeplerinde elimizdeki malzemenin az olmasından kaynaklanıyor. İngilizce konusunda bir şeyler yapma planımız var.


7-Türkçe sözlerle Blues müzik çok eşleşmiyor aslında bunu nasıl yaptınız?

Benim de ilk sahne almaya başladığımda sürekli düşündüğüm bir durumdu bu biraz inanmak lazım. Bir şekilde sanırım bunu başardık eski eserlerden çok başarılı örnekler de var çok başarısız da. Hani diyorlar ya bir şeyi ifade etmenin 30 farklı yolu var işte orda en çok yakışanı koymak lazım denemek, uğraşmak lazım bunu kullanıp dilimizin avantajlarını kullanmak lazım.


8- Mart ayında biri cover olmak üzere 3 parçalık bir EP yayımladınız sanırım burada en çok dillere dolanan parça Hekimoğlu coverı oldu, nasıl karar verdiniz bu coverı yapmak kimin fikriydi?

Fikir kuzen ve gitarcımız Tolga Can Şişman’dan çıktı. Hırvatistan’a 2006’daki gidişimizde 3 konserlik bir turnemiz olacaktı. Bu konser için bizden de bir şeyler götürelim istedik çekiniyorduk açıkçası insanlar sözleri anlamayacaklar acaba ilgileri zayıf kalır mı Türkçe parçalarla alâkalı ama konserden sonra ilgileri baya iyiydi. Bu seferde bir türkü coverı yapalım dedik benim içime acayip sindi stüdyoda ilk çalışımızda çok içimize sindi sonra da çaldık. Albüm kaydında da bu parçayı yaptık iyide oldu onu koyalım dedik. Hekimoğlu’nun bu kadar dinleneceğini tahmin etmiyorduk.


Sahte Rakı - Hekimoğlu : https://www.youtube.com/watch?v=AChOoFYxbdI


Sahte Rakı - Aşk Bu : https://www.youtube.com/watch?v=nEcKlRF17v0


9- 2018 yılında bir Mostar ziyaretiniz oldu orada Sahte Rakı’dan yeni bir EP beklerken o senemsadece Aşk Bu yayımlandı gerçekten plan bu şekilde miydi?

Biz o gidişimizde altı parça kaydettik yayımladığımız Aşk Bu’da bir önceki kayıttan. Mostar’da kaydettiğimiz parçalarında daha mix mastering süreçleri daha tamamlanmamıştı en azından onu yayımlayalım dedik. İşte son kayıtta 6 parça kaydettik orda da şöyle oldu. Son albümün niye Filtresiz ismiyle yayınlandığının bir anlatımı olucak. Stüdyoyla 4 günlüğüne anlaştık ve dört gün boyunca bir önceki albüm parçaları olan Kredi Kartı, Ferah ve Beni Bekleme parçalarını kaydettik. Çok ilmek ilmek işlediğimiz bir kayıt oldu. Son gün 1 saatimiz kaldı teknisyen arkadaşlara tüm enstrümanları bağlayabilir miyiz birkaç parçamız daha var ve onları da kaydetmek istiyoruz dedim. İşte bu Filtresiz’deki parçalar onlar herkes tek seferde çaldı ve 1 saatte 3 parça kayıt edildi ve diğer parçalara göre iyi bir ivme yakaladı belki ilerde kayıt metodumuzu değiştiririz.


10- Korhan Kodaman’ın 2018 yılında çıkardığı bir albüm de mevcut nasıl tepkiler aldın?

Üniversite zamanında yazdığım ve biraz daha melankolik ve Sahte Rakı’nın içine oturtamadığım ama değerlendirmekte istediğim parçalardı.


11- Sahte Rakı günümüz dijital platformlarına da uyan bir grup, albüm ya da ep’lerini direkt çıkartmak yerine parçalarını hep teker teker yayımlıyor bunda hızlı tüketimin etkisi var mı?

Şöyle ki diğelim 3 parça yayımlayacaksın Spotify hangisini promote edelim diye soruyor ve 1 şarkı seçtiriyor ancak bu durum çıkaracağın parça sayısından alakasız yani 10 parça çıkaracaksan da 1 parça istiyor senden. Tabii biz bunu planlayarak yapmadık ama şarkıların gerek ülke içinde gerek de ülke dışında ne kadar fazla insana ulaşırsa bizim için o kadar kıymetli sonuçta bir köprü kuruyoruz zaten bu müziği yapma amacımız bu daha fazla insanla etkileşime geçmek yani bu aslında bir artı yani daha az parçayla çıkıyor olmak. Mesela bizim albüm planımız hiç yoktu dinleyicilerimiz itti tamamen iyide oldu. Mesela şu aralar Dinçer baya 6-7 parça hazır bir şekilde geldi bende de bir şeyler şu an oturduğumuz 10 parçalık bir albüm çıkartabiliriz ama dinleyiciyi bekletmemek ve sıcak sıcak sunmak adına üçlü şekilde devam edeceğiz gibi.


12- Korhan Kodaman akustik konser vermeyi düşünür mü?

Olabilir mesela geç saate sarkan konserlerde 1-2 parça izin verir misiniz diyorum çocuklara.


Sahte Rakı - Bebek (Akustik) : https://www.youtube.com/watch?v=DcWNqFe5yJ0


13- Müziği her şeyden üstün tutan dinleyicilerden neler bekliyor?

Müzikle olan irtibatlarını, temaslarını kesmesinler. Müzik bir armağan aslında tüm insanlığa iyileştirici bir güzü var. Kabuklarımızdan sıyrılmamızı sağlayan, bizi bir araya getiren daha sıkı bağlayan, içimizdeki özü yakalamamızı sağlayan bir olgu kesinlikle. Metaldir, bluesdur bir şekilde her müzik tarzından her insanın etkileneceği kendine çıkaracağı bir şeyler var bunu yakalaması lazım. Çok kıymetli ve hâlâ saf olan bir şey. Çok müzik dinleyelim çok üretelim birbirimizle etkileşimde olalım. Bunlar olduğu zaman dünya çok daha güzel bir yer olacak.

18 Nisan 2020 Cumartesi

Röportaj: MAZHAR ŞİRİNGÖZ (METALIUM), Surge Music Türkiye İle Evde Kal

                          SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL
 
                                 KONUK: MAZHAR ŞİRİNGÖZ


 1-Merhabalar nasılsınız bu günlerde vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz?

Büyük çoğunluğun yaptığını yapıyorum evdeyiz zaten bol bol müzik, film onun dışında dinleniyoruz bu vesileyle.


2- Müzik hayatı dışında neler yapıyorsunuz?

Müzik dışında uzun yıllardır yaptığım profesyonel bir iş hayatım vardı benim şu anda da beş yıldır gıda sektöründeyim.


3- Metalium’un 1990 yılında kaydettiği Behind The Power var ilk albüm olarak ancak ondan önce de bir kayıt süreciniz var.

Evet, Behind The Power’dan önce Servants of Death var demo olarak. Ona Behind The Power’ın bir ön kaydı diyebiliriz aslında çünkü Servants of Death’te yer alan parçalardan evrilip Behin The Power’a eklediğimiz parçalar oldu. Servants ilk kayıt denememizdi aslında albüm için hazır mıyız değil miyizin göstergesi gibi zaten sonraki sene de albümü kaydettik.


Metalium - Behind The Power (Albüm) : https://www.youtube.com/watch?v=iE3QgcxbgBw


4- Albümün çıktığı ilk yıllar Türkiye’de eşi benzeri olmayan yıllar aslında bu süreçte neler yaşadınız?

Çok şeyle baş ettik kayıt sürecine gelene kadar zaten pek çok şeyle baş etmeye çalışıyorsun. Teknik kısımda sıkıntılar var, müziğe ulaşma konusunda sıkıntılar vardı; bu sebeplerden dolayı daha çok prova yapma şansın var ama bugün sahip olduğun imkanlara o zaman sahip değilsin. Kayıt aşamasına gelince, ilk kayıt olduğu için zaten heyecanlısın bir de o zaman kayıt yaptığımız stüdyolarda bizim yaptığımız müzik tarzının soundunu bilen prodüksiyonunu bilen mix bilen adamlar yok. Günümüze nazaran kıyaslanamayacak düzeydeydi. Sonuç olarak Behind The Power, Metalium’un ilk albümüydü ve o zamanlar için yakaladığımız önemli bir fırsattı onun için her ne kadar prodüksiyon ve kayıt olarak eleştirsemde içeriği, parçaları ve ilk olması açısından çok önemli bir albüm.


5- Türkiye’de hiç olmayan bir tarzın yaratıcılarındansınız ve örnek alacağınız yerli bir grup yoktu, sizin speed metale olan aşkı nasıl başladı?

O zamanlar bir kaset eline geçiyor dinliyorsun bir arkadaşından buluyorsun. Bir süre sonra dinlemek yetmiyor içinden seni bir şey zorluyor sana yap diyor sen de çal diyor. İşin temeli dinleyerek. Mesela ben speed ve thrash dinleyerek başlamamıştım ama bir kere dinleyince insanın içine ateş düşüyor. O zamandan zonra bir şey yapmana gerek yok müzik seni götürüyor zaten.



6- Cenk abi ile konuşurken evde prova yapacağız ama davul yok ben dizlerime vurarak çalıyorum Hakan’da amfiye takmadan çalıyor diyordu sizin var mı böyle anılarınız?

Zaten hep öyle başlıyor ben de çalıcam dediğin zaman elinde ne davul var ne gitar var. Davulcular için evdeki yastıklar koltuklar çok kullanışlı aletlerdir. Ortaokul’da ilk bu müziğe ilgi duymaya başladığımızda arkadaşımın bir klasik gitarı vardı işte bir plak koydu ikimiz o şarkıya eşlik etmeye çalışıyoruz işte koltuğa falan vuruyorduk.


7- Benim bildiğim Whisky TRT’den teklif almıştı siz o zamalar böyle bir televizyon teklifi aldınız mı?

Bizim televizyon deneyimimiz oldu aslında Star Tv ilk açıldığı zamanlarda. Orda bir programa katıldık röportajdı sonrasında da playback olarak Behid The Power’dan bir parça çalmıştık. Tabii güzel bir şey böyle mecralarda yer almak fırsat yakalayıp kendini gösterebilmek ama bana hâlâ daha soğuk bir ortam olarak geliyor. Ancak nimetlerinden faydalanmak gerekiyor şu zamanlarda çok gerekli olmasada.


8- Eski görüntüleri yayınlamayı düşünür müsünüz?

Biraz özeleştiri yapalım eski ait çok görüntü yok aslında bizim elimizde fazlasıyla eksik kaldığımız bir konu bu ancak şunu söyleyeyim çok eski olmasa bile Metalium’un son halinin bulunduğu konser görüntüleri vs. var bu süreç sonrasında görüntüleri düzenleyip paylaşmayı düşünüyoruz.


9- 30 senenin ardından yeniden aynı sahnede olmak sana ne hissettirdi?

Muhteşem bir konserdi. Bizim döndükten sonra çaldığımız en keyifli ve tabii en duygusal, en anlamlı konserdi zaten ilk Moda konseri kendi başına anlamlı ve özel bir konserdi. O zaman için çıkmak nasıl anlamlıysa ki bizim ilk canlı performansımızdı, 30 yıl önce nasıl heyecanlıysak 30 yıl sonra da aynı heyecandaydık.


Metalium - Pessimistic Warning (Moda Konseri 02.11.2018) : https://www.youtube.com/watch?v=X-ZIFOwhuYI


 Metalium - Tenebris (Albüm) : https://www.youtube.com/playlist?list=PL3-bgkFpJ3VrUaS-gJNLaRQhimRNQnke-


10- Metalium Suffer gibi mükemmel bir albümün ardından neden yeni albüm için 25 yıl bekledi?

Aslında beklemedik. Suffer’ı yaptıktan sonra bıraktık ve 2010 yılına kadar bir faaliyet göstermedik. 2010 yılında adımıza düzenlenmiş bir gece organize edildi bizim orda da geri dönüş yapmak gibi bir düşüncemiz yoktu fakat gecenin sonunda şunu hissettik galiba biz devam etmek istiyoruz dedik küllenmiş şeyler orda alev aldı aslında dolayısıyla biz 10 sene bekledik gibi bir şey. 10 sene az mı tabii ki değil ancak hepimizin ayrı ayrı işleri vardı ulaşılabilirlik eskiye göre daha iyi ancak zaman sıkıntımız çok fazla olduğundan bu süre uzadı. 25 sene sonra ben albüm yapacağım dediğinde de çok detaycı oluyorsun, kılı kırk yarıyorsun, sözlerde, davulda, rifflerde iyice düşünüyorsun. Bütün bunlarında bir araya gelmesi on yıl aldı. Bir sonraki albüm için bu kadar beklemeyiz. Gittiği yere kadar bu iş gidecektir.


11- Yetkin Abi ile konuşurken 2016 yılında Metalium yeni albüm için çalışıyor dendiğinde arkadaşlarımızla aramızda acaba Türkçe parça ile bir devrim daha yapabilirler mi diye düşündük. Albüm kapağı ve Fallen yayımlanınca ben evet muhteşem bir albüm geliyor ama muhtemelen Türkçe olmaz demiştim öyle de oldu. Türkçe parça piyasaya sürmeyi hiç düşündünüz mü?

Çok ciddi olmasa da geçmiş yıllarda birkaç konuşmuşluğumuz vardı ama üstüne çok yoğunlaşmadık. Kendi fikrimi sunacak olursam ben pek tercih etmiyorum. Benim kafamda oturmuyor.


12- Metalium yurtdışında sahne aldı mı?

Hayır hiç çalmadık bizimde herhangi bir girişimimiz olmadı açıkçası. Tenebris’ten sonra müziğe ulaşmanın artık kolaylaşması ile birlikte 3-4 ülkeden radyo yayınları ve podcastler için mesaj geldi işte bazıları listelerimize ekleyebilir miyiz? Programlarımızda çalabilir miyiz? Şeklindeydi. Çok net olmadığı için bir şey demek istemiyorum ama yurt dışından da konser için teklif geldi çekinerek gideceğimiz bir ülke ama o konuda netleşmiş bir şey yok. Ancak önce kendi kapımızın önünü süpürelim sonra neden olmasın.

-Çekinerek gideceğimiz bir ülke deyince merak ettik açıkçası.


+ Kolombiya, bilmiyorum bacağımızdan vururlar mı :)) Son dönemlerde bu müziğin en çok dinlendiği coğrafya Güney Amerika ülkeleri. Müthiş bir potansiyel var orada.


13- Metalium bir sonraki albüm için bu kadar beklemez dedin elinde bir sonraki albüm için yeni bir şeyler var mı?

Tenebris çok daha yeni ve daha Tenebris’le alâkalı hiçbir şey yapamadık ancak şunu söyleyebilirim ki iki parçanın sözleri şu an hazır enstrüman konusunda da ufak tefek bir şeyler var.


14- Headbanger’s Weekend’de seyircilerin arasına gelmiştiniz ve bizlerle beraber Kreator’u, Carcass’ı dinlemiştiniz bu çok samimi bir şeydi ve bizim neslimiz sizin bu samimiyetinizi çok seviyor.

Çok güzel. Buna şu açıdan bakıcam son dönemdeki özellikle eski günlerin anısına olan konserler serisinde gördüm bizden sonraki jenerasyonun ne kadar sahiplendiğini ve bizim jenerasyonumuzla ne kadar kaynaştığını. Bunun en iyi örneği yine Çağlanı anacağız Laneth’li konserler Laneth olayı 1990’larda başlamış ve bizim jenerasyonumuzun içinde olduğu bir süreç aynı şekilde sizlerin de sahiplendiği bir şey. Zaten bu müziği dinleyen insanlar aynı samimiyet noktasında bulunabilen insanlar.




Metalium - Suffer (Headbangers Weekend 2015) : https://www.youtube.com/watch?v=Ag38BreaUSM


15- Parçalarınızdan hikayesi olanlar var mı?

The Last 15 Minutes var başlı başına bir hikaye. Adında da söylendiği gibi bir provanın son 15 dakikasında yapılmış bir parça. Suffer için parçaları prova ettiğimiz zamanlarda prova bitti daha da 15 dakika vaktimiz var dedik çıkmayalım takılalım öyle herkes bir şeyler çaldı sonra prova sonuna parça bitmiş oldu sonra da sözler yazıldı.


16- Mazhar Şiringöz'ün metal müzikle tanıştığı süre boyunca dinlediği tarzlarda değişiklikler oldu mu?

Oldu tabii. Ben aslında çok farklı tarzda müzikler dinleyen bir insanım ama kendi janrımıza bakarsak 80’lerde old school speed thrash gruplarını dinleyerek başladık klasik rock ve heavy metali de dinledik tabii ki onları bugüne kadar getirdim hâlâ dinliyorum ama farklı tarzları da dinledim mesela 1990’lı yıllarda Kuzey’i n death metal ve black metal gruplarını da dinlemeye başlamıştım ama son on senede daha da yoğunlaştı. Onun dışında yeni nesil keşfettiğim gruplar da oldu. Bir tekere takılı kalıp eskiden beri dinlediğim gruplara kalmadım sürekli eklemeye çalıştım.


17- Mazhar Şiringöz müziği her şeyden üstün tutan bizlerden neler bekliyor. 

Bu müziği dinlemeye ve sahip çıkmaya devam edelim ve güçlü kalalım.


Metalium Canlı Performans Masters of Thrash (21.12.2019) : https://www.youtube.com/watch?v=8AwfQMVAjww



15 Nisan 2020 Çarşamba

Röportaj: LALE KARDEŞ (THE RINGO JETS & COSMIC WINGS), Surge Music Türkiye İle Evde Kal

                                      SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL


                                                  KONUK: LALE KARDEŞ



1-Nasılsınız bu karantina günlerinde neler yapıyorsunuz?

Herkesin yaptığını yapıyorum ekmek hariç. Resim çiziyorum, spor yapıyorum.


2-Albüm kapaklarını siz mi yapıyorsunuz?

Tasarımlarını ben yapıyordum en başta ama Ringo Jets’in ilk albümü bana ait
değil keşke bana ait olsaydı.


3- Esmeray’ın bir parçasını cover yapmak daha önce görülmemiş bir şeydi, bunu yapmak
kimin fikriydi. 

Menajerimiz Can Sertoğlu’nun fikriydi. Biz çok fazla kullanılmamış ve ortada olmayan ve mümkünse cool olan bir cover arıyorduk Esmeray’ın parçası bu kriterlere uyuyordu.


The Ringo Jets - Ayrılık Olsa Bile (Esmeray Cover) : https://www.youtube.com/watch?v=l4T2DqT1ku4



4- Macaristan maceranız nasıl geçti?

Sziget bizim için ve insanlar için çok iyi geçti. İyi bir saatte çıktık 8 gibi, pek
sorun da yaşamadık, güzel bir kalabalık vardı herkes de iyi çalınca bizim için güzel bir konser
oldu.


The Ringo Jets - Stomper/Tease (Live Sziget) : https://www.youtube.com/watch?v=K5YvPgZTVoo
 

5- Unutamadığın konserler desek ne dersin? 

Sziget bunlardan biri tabii ki Ringo Jets için. Fransa’da Trans Müzikal çok iyiydi, Prima Vera çok güzeldi 2013 yılındaydı o da. Cosmic Wings için Danimarka konseri baya güzeldi az kalsın insanları arasına atlıyordum.


6- Türkçe parçalar devam edecek mi? 

Edecek, Yadigar Ejder’den sonra ‘’ya biz bunu yapıyoruz ve yapmayı sevdik dedik.’’ Tabii ben Türkçe söz denememiştim şu ana kadar genelde tersi olur. Bu konuda topu biraz Deniz’e atıcam ya da yeni gelen basçımız Memet İncilli’ye.

The Ringo Jets - Yadigar Ejder : https://www.youtube.com/watch?v=V130J7yNSmo


7- 2019 Aralık’ta çok yeni bir Ep yayımladınız ancak biz ropörtaj duyurumuzu yaptığımız andan itibaren bir sonraki albüm konusunda pek çok soru aldık bu süreç geçtikten sonra bir albüm planınız var mı?

Sürekli parçalar çıkıyor ancak bunları elememiz, kaydetmemiz ve tamamlamamız zaman alıyor. Tamamlama konusunda stüdyoda olmamız gerekiyor. Normal şartlarda Sonbahar’da bir albüm en olmadı bir ep çıkarmayı düşünüyorduk. Sonbahar olmasa kışın çıkarabiliriz.


8- Günümüzde müzik konusunda hızlı bir tüketim bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu konuda pek ilgilenmiyorum aslında çünkü yaptığım şeyi yapmaya devam
edebilmem için gözlerimi onların üstünden almam gerekiyor. Bu işleri bu konuda daha
vizyonlu kişilere bırakıyoruz. Sadece üretime odaklıyız diyebiliriz.


9-Aynı anda vokal ve davul yapmak bunun bir antrenmanı var mı bunu asıl keşfettin?

Bu konuda verdiğim cevap ukalaca geliyor ama önce davul çalıyorsun onu
arkaya atıyorsun ve üzerine şarkı söylüyorsun gerçekten bu.


10- Lale Kardeş bir solo proje düşünür mü?

Şöyle söyleyeyim benim gibi davulcular yani eşlik davulcuları virtüöz
olmayan davulcular grup arkadaşları olmadan hiçlerdir, ben her zaman öyle düşünüyorum. Tarkan ya da Deniz olmadan tek isim gidip Lale Kardeş olarak çalmak benlik şeyler değil.



11- Türkçe şarkı yapmak konusu Cosmic Wings’e de kayabilir mi?

Muhtemelen kaymaz çünkü Ringo Jets daha müsait buna çünkü içinde pop öğeler bulunduran bir gruptu zaten en başından beri tarzınızı bozdunuz dediler ama hiçbir zaman olduğundan farklı davranmadı bu grup. Cosmic Wings deneriz neden denemeyelim çünkü aklıma düşürdün şu an neden denemeyelim :) 


12- Parça sözlerini hep beraber mi yazıyorsunuz?

İngilizce olanları genelde Tarkan ve benden çıkıyor Yadigar Ejder’de Deniz Tarkan ben denedik baya uğraştırdı bizi en sonunda Memet ve ben yazdık daha çok Memet yazdı ama.


13- Başka hangi enstrümanlarda iddialısınız?

Davulda fena değilim:) küçükken akordeon çalıyordum annem akordeon hocasıydı ama iddialı değilim, ağız harpını seviyorum .Çoğu enstrümandan küçük küçük çalıyorum ama iddialı değilim.


14- Davula başlaman nasıl oldu?

Dayım caz davulcusuydu, teyzem koloratur sopranoydu, eniştem dünya akordeon şampiyonuydu sürekli müzikle iç içeydim.


15- Cosmic Wings, The Ringo Jets’e göre biraz daha arka planda mı kalıyor yoksa vakit sıkıntısı mı?

Şu an ister istemez arka planda kalıyor ama bu onun arka planda kaldığını
göstermez asla.


16- Cosmic Wings’e ya da Ringo’ya parça yaparken diyor musunuz bunu diğer grupta da kullanırız diye?

Demiyoruz zaren parçalar çıkarken belli oluyor. İki grubunda ortak elemanı Tarkan gitarda o diyor mesela bu Cosmic için veya bu Ring için diye.

Cosmic Wings - Red Moon : https://www.youtube.com/watch?v=pIOHtlcQ9V4


17- Cosmic Wings ve The Ringo Jets ortak sahne yapsın sorusu geldi siz ne dersiniz?

Ölelim yani :)) . Bunu yaptık aslında Danimarka’da üç grup olarak gittik orya Eskiz, The Ringo Jets ve Cosmic Wings olarak ilk gün Eskiz ve Cosmic Wing çaldı ikinci gün sürpriz olarak The Ringo Jets çaldı çünkü Danimarka bizi seviyor ama ardı ardına sahne olması benim için çok zor olur çünkü Ringo’dan snra ses kısılıyor ertesi gün boynum da tutuluyor. İki sahne üst üste çok zor olabilir.


18- Setlist hazırlarken hangi parçayı çalmasak diye tatlı bir burukluk olur sizin var mı böyle?

Kick The Ball’u çalmıyoruz bazı sahnelerde o parçayı çok seviyorum.


The Ringo Jets - Kick The Ball: https://www.youtube.com/watch?v=Nzt6wHf-8mo


19- Mauro Refosco ile nasıl bir iletişim sağladınız?

O zamanki menajerimiz ve Tomaso ile tanışıyorlardı zeten Refosco da seviyor böyle şeyleri o şekilde oldu.


20- Stüdyoda kaydedilmiş videolar veya canlı performanslarınızdan videolarınız var mı bu tarz içerikleri yayımlamayı düşünüyor musunuz?

Stüdyodan ve konserlerden pek çok görüntüler var. Yaptığımız turnelerden görüntüler de mevcut.


21- New Model Army ile sahne almak nasıl bir duyguydu?

Harika bir duyguydu. Keşke ikinci günü de çalabilseydik ancak iptal oldu. Bir kere Justin harika bir insan daha fazla da çalarız gibi düşünüyorum.


22- Günümüzde çalışmaların çoğu hıza dayalı gidiyor sen bu konuda neler düşünüyorsun?

Herkes istediğini çalabilir ama beni darlamasınlar mesela. Kimse kimseye neyi nasıl yapması gerektiğini söylememeli. Bunu bu arada on yıl doktor gibi müzik okumuş bir insan söylüyor. Herkes kendi hızıyla kendi anlayabileceği şekilde öğreniyor. Numara yapayım altılama yapayım daha yürümeyi bilmiyorken takla atmayı deneyip sıçıyorlar sonra.


23- The Ringo Jets’in içinde bir Anadolu turnesi isteği var mı?

Tabii ki bizim bir live at Nazilli konserimiz olmasın mı ben isterim. Ancak dinleyen kişi sayısı az olunca böyle şehirlerimizde maalesef bizim içinde oralarda konserler vermek zor oluyor. İlk kurulduğu günden beri Türkiye turnesi yapmak istiyoruz.


24- Lale Kardeş bizlerden neler bekliyor?

Daha dikkatli ve severek dinleyin.


The Ringo Jets'i 17. Radyo Boğaziçi Ödülleri'nde desteklemek için:
https://www.rbmuzikodulleri.com/?utm_source=ozgurhiphopcom



13 Nisan 2020 Pazartesi

Röportaj: CENK ÜNNÜ (PENTAGRAM), Surge Music Türkiye İle Evde Kal


          SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL

                          KONUK: CENK ÜNNÜ






1-Merhabalar, karantina günleriniz nasıl geçiyor?

  Zor geçiyor, ben evde kalmaya pek alışkın değilim sürekli derslerim var dışardayım normalde ancak artık evden idare ediyoruz ve maalesef kaybettiğimiz arkadaşlarımız oldu bu sene hiç iyi geçmiyor umarım bundan sonrası daha iyi olur.

2- Onur Akça ile yaptığınız yayında yarım kalan bir albümden bahsettiniz bundan biraz bahseder misin?

  Gruba yeniden dahil olan arkadaşlarımızla birlikte yeni bir albüm planı hep aklımızdaydı tam hayata geçirelim derken virüs patladı ve yarım kaldı. Öncelikli üç parça kaydetmeyi hedeflemiştik davul kayıtlarını ben bitirdim gitar kayıtları olacaktı ki karantina başladı.Çok içimde kaldı ama çıkacak sonuçta biraz sabır gerekiyor.

3-Yeni albümde sadece Gökalp Ergen’i mi duyacağız yoksa Murat İlkan ve Ogün Sanlısoy olacak mı?

  Tüm herkes olacak bu konuda vokalistlerimiz boldur belki Hakan’da söyler. Bazı şeyler kayıt ortamında çıkacak sürpriz olacak çoğu şey. Tarkan ve Ozan stüdyodalar zaten şu işler çözülür çözülmez kayıtlara yeniden başlayacağız. Demir’in de katkısı olacak ya burada kaydedecek ya da Amerika’dan çalıp gönderecek.




4-Pentagram’ın çoğu ülkede kopya albümler sattığını biliyoruz ve pek çok kişi şunu söylüyor ‘’Pentagram Amerika’da kurulsaydı dünya çapında olurdu’’ diye sen bu konuya katılıyor musun?

  Ben böyle düşünmüyorum o zaman bizim müziğimizdeki etnik yapılar ve doğu ezgileri olmazdı farklı bir Pentagram olurdu. Fakat tabii ki daha çok bu tanınmak isterdik b işin asıl pazarı yurtdışında olduğu içiin ve bizim çıkış noktamız da İngilizce olduğu için ilk albümlerimizde hep İngilizce en genç ve verimli zamanlarımızdaydı. Ancak hem İngilizce Hem de Türkçe’ye devam. Bak bir ipucu daha verdim.

5-Yurtdışında daha çok çalmak isteriz demiştin bu konuyu biraz açabilir misin?

  Bunu kişisel olarak söylemiştim ancak Aralık’ta üç yurtdışı konseri verdik ve tadı damağımızda kalıyor yani. Bazı şeyler daha iyi daha profesyonel oluyor yeni dinleyicilere ulaşıyorsun bunlar keyifli şeyler. Her zamanda mümkün olmuyor kalabalık bir kadroyuz o zaman masraflar da çok oluyor.

6- Wacken’ı sormak istiyorum nasıl bir deneyimdi?

  Unutamadığınız konserler var mı dense aralarında Wacken’ı saymak gerekiyor. Çok güzel bir saatte çıktık, müthiş bir kalabalığa çaldık aynı anda başka bir sahnede de başka bir grup oluyor aynı anda başlıyor yarısında başka bir grup çıkıyor çok iyi bir organizasyon zaten. 2002’de çıktık biz o dönemler yurtdışı firmamızın değiştiği ve bize olanak sağlanan zamanlardı. Unutamıyorum çok güzel zamanlardı imza kuyruğuna giriyorsunuz herkes sizden imza istiyor fanlarla tanışma konuşma yeri var o kadar düzenli ve sistemliki gençken hayranı olduğun gruplarla aynı sahneyi paylaşıyorsun, oturuyorsun muhabbet ediyorsun, birlikte yemek yiyorsun bunları yaşadık çok güzel hisler bunlar. Accept’in solisti Udo ile orda tanışmıştık benim için çok değerlidir.

7-Organizasyon anlamında Avrupa ile ülkemiz arasında farklar neler?

  Ülkemizde de çok iyi festivaller yapılmaya başlandı özellikle son on yılda. Umut Kuzey’in Milyon festivallerini RockOFF’u, Headbanger’s Weekend’i saymadan geçemeyiz. Rock’n Coke vardı eskiden çok iyi yabancı ve sponsor desteği alıyordu keşke tekrar devam etse ve keşke daha çok festivaller olsa ülkemizde genç aç bir nesil var çünkü. Eksikleri nedir dersen ufak tefek altyapı eksiklikleri vardı işte tuvalet ve yemek konusunda. Ses sistemleri gayet güzel biz son zamanlarda çok memnun olmaya başladık.




8-Hakan Utangaç’ın hazırladığı semazenli bir görsel var bizce değil ancak soruluyor albüm kapağı mı diye albüm konusunda oraya kadar gelindi mi?

  Hakan bu konuda çok çalışıyor ancak albüm kapağı o değil öyle bir görsel hazırlamış ben çok beğendim ama güzel şeyler hazırlıyor yine belki seçenekler arasından seçmemiz gerekecek bilmiyorum belki bir konsept bir hikâye çıkabilir. Bizim albümlerde bir şeyler yaptıkça taşlar yerine oturuyor. Bir parça diğer bir tarafa geçebiliyor. Albüm konusunda bu ay sonun önden üç parça yayınlayacaktık teker teker ya da toplu bir şekilde.

9-Dijital platformlarda müzik dinlerken yeni çıkan bir albümde şarkıları tak tak geçip hemen albüm kötü ya da albüm iyi diye yorumlar yapıyorlar tabii eskiden bu böyle değildi sence son yıllardaki bu durum müziğin ruhuna aykırı mı?

  Artık her şeye ulaşmak daha kolay biz eskiden bir kaset alıp baştan sona dinlerdik parça geçme şansında yoktu o kaseti bitirirdik beğenmesek bile yeniden dinlerdik. Şimdi parça kulağa hoş gelmesi yetiyor ne ismine bakılıyor ne de kimin ne çaldığına bakılıyor. Bir öğrenci Ozzy’nin yeni parçasında ilk duyurduğu parçayı dinlemiş çok kötü bir parça demişti ben de ona bir daha dinle dedim bu sefer a güzelmiş dedi ve bir şans daha verdi belki o albümün içinde olsaydı hiç öyle bir şans vermeyebilirdi. Biz de albümü nasıl çıkaracağımız konusunda nasıl yol izleyeceğiz tam bilmiyorum ama bu albüme çok güveniyorum.




10- Pentagram ve Trail Blazer albümleri speed thrash türünde ve neredeyse ara vermeden gelen albümler bu albümler sonrasında beş senelik bir aranız var bu sürede Pentagram’da neler değişti?

  Bir kere vokalist değişti, soundlar değişti, dünya ve dünyanın sorunları değişti bizim beslendiğimiz müzik tarzları şeyler değişti, tecrübelerimiz arttı Türkiye’ye gelen sistemler değişti. İlk albümleri yaptığımız zaman bizim olmak istediğimiz gruplar var Metallica ve Slayer baştaydı ilk albümlerimiz onlar benzedi ve istediğimiz de oldu aslında ve biraz da yurtdışında tanınmaktı amacımız oldu da ilk albümden parçalar yurtdışından radyolarda çaldı çok olumlu mektuplar geldi. İkinci albümden sonra yurtdışına gittik biz ve bize bu topraklardan biraz daha beslenmemiz gerektiğini bize hissettirdi biz tamamen belli bir grubu kopyalayıp bir şey yapmaktansa kendi kimliğimizi de müziğimize yansıtmamız gerektiğini hissettik bir şeyin aynısını yapmakta sorun yok ama aynı şeyi hep yaparsan bu hiçbir şey ifade etmiyor. Bu büyük tepkide gördü Anatolia çıktıktan sonra bizi çok eleştirenler hatta küfür eden arkadaşlarımız oldu ama sonra onlar da bizi anladı. Ben tüm arkadaşlara içlerinden nasıl geliyorsa öyle müzik yapmalarını tavsiye ediyorum.

11-30.Yılın Hikayeleri’nin devamı gelmeye devam edecek mi?

  O kadar çok materyel varki Hakan sağolsun onları hazırlıyor ikinci bölüm aslında bitti ama çok uzun oldu Hakan hangilerini çıkarsam diye düşünüyor. Bir de görüntülerin hepsi farklı formatlarda kayıt altında ve onları günümüz sistemlerine dönüştürmekte sıkıntılı olabiliyor. Bu belgeseller üçüncü bölüme de gelecektir ki zaten Anatolia ve sonrası ondan sonra başlıyor. Daha 1995 deyiz.

Pentagram 30. yıl hikayeleri bölüm-1 : https://www.youtube.com/watch?v=BpxJxQrxnFk

12- Yeni albümde speed thrash esintileri olacak mı?

  Tabii ki olacak. Pentagram’ın özeti gibi bir albüm olacak.

13- Dönemdeki Malzeme sıkıntıları nasıldı?

  Davul bulmak çok zordu en başta yani biz ilk albüm için Hakan’la ev provası yapıyorduk sürekli işte ben dizime vura vura çalıyordum o amfiye takmadan çalıyordu sonra düğün salonundan bir davul kiralayıp eve getirip sessiz sessiz çalmaya çalışıyorduk o zamanlar susturucu yoktu tabii. İstanbul’da iki stidyo hatırlıyorum paramız oldukça gidiyorduk malzeme yoktu. Zaten paramızda yetmiyordu. Mesela araya keçe takmayı bilmiyorum diye zili kırmıştım o zamanlar çok sert çalıyorduk. Zor ama çok zevkli günlerdi bir şeye zor ulaşmak kolay bulamamak işin zevkli kısmı parayı basıp aldığın zaman çok tadı çıkmıyor sanki onun. Aynı müziğe ulaşmak gibi bir kaset siparişi verip onun bir hafta sonra gelmesini o kadar bekler ve o kadar zevkle dinlerdik ki onun gibi bir şey ne kadar zor ulaşmak o kadar güzel oluyor sanki. Kedime er yeni ürün aldığımda o kadar mutlu oluyordum ki. Bir kere Cahit Berkay anlatmıştı Türkiye’de iyi gitarlar yok ve yurtdışına çıkarken havaalanında yazdırmak zorundasın, yanlarına çok kötü bir gitar alıp gidiyorlar gelirken de o götürdükleri gitarı orda bırakıp yeni aldıkları gitarı getirdiğini söylemişti.

14- Moda Sineması konseri hakkında ne dersin?

  İlk defa kâra geçebileceğimiz bir konserden zararla dönmüştük. Ama mutlu olduk çok kalabalıktı.

15- Müzik dinleyicileri ve bizlerden ne bekliyorsunuz?

  Yapanlardan üretmelerini bekliyorum dinleyenlerden de üretenlere destek olmalarını bekliyorum.












9 Nisan 2020 Perşembe

Röportaj: ÖZGÜR CAN ÖNEY (maNga), Surge Music Türkiye İle Evde Kal



        SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL

                  KONUK: ÖZGÜR CAN ÖNEY



 1- Basılı albümler artık dijital platformlara döndü bu ortamların hızlı tüketime yol açtığı
düşünüyor musunuz? Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz.


Bu durumun avantajları ve dezavantajları var. Avantajı nedir, çok cüzi bir fiyata milyonlarca şarkıya ulaşıyorsun bu iyi bir durum. Dezavantajı bizim zamanımızda kasetler vardı arkadaşından alır saklardın, o şarkılara çalışırdın. Bir senede 10 albüm dinlerdin, dinlediğin şeyi öğrenirdin. Ancak bu durum istemekle
alâkalı isteyen plak alıyor kaset oluyor.


2- Bu platformlar aslında amatörlerin işini kolaylaştırdı diyebilir miyiz?

Evinde müzik yapan birinin piyasaya çıkabilmek için kullanacağı en son şeyler bu platformlar bence. Bundan önce şarkı söyleyebiliyor olman lazım, bir amacının bir duruşunun olması lazım, konser verebilecek kapasitede olman lazım yani konser veremedikten sonra pek anlamı kalmıyor. Kimilerini görüyorum YouTube’da
Spotify’da acayipler ama konserlerinde bilet kesilmiyor. Mesela bizim de sosyal medyamız zayıftır. Müzisyenin asıl görevi Spotify’a YouTube’a içerik üretmek değildir.


3- Davula nasıl başladın?

Çankırı Fen Lisesi’nde yatılı okuyordum bir arkadaşım vardı ne zaman canı sıkılsa eline bir baget alır yatağa vururdu ben de çalmak istiyorum dedim ondan sonra başka bir lisedeki arkadaşlarım beni stüdyoya götürdü. Ankara’da death metal çalan bir arkadaşım vardı stüdyo kiralıyordum stüdyo saatinin son 15 dakikasında bana
davul gösteriyordu. Üniversitede cover gruplarıyla devam ettim sonra Ferman ve Yağmur’la tanışıp öyle devam ettim.


4- MaNga’da back vokal deniyor musun?

Kendi kendime söylerken iyi ama sahnede değişiyor.



5- Antroposen nasıl gidiyor? 

Öney: Herkes gibi bizde karantinadayız ve bazı şeyleri mecbur olarak erteliyoruz ve ne yapacağımızı da bilmiyoruz yani. Yeni bir parçamıza fanlarımızdan gelen görüntüler ile klip yapmayı düşünüyoruz. O görüntüleri topluyoruz. Onun dışında albüm şarkı şu zamanlarda çok zor şeyler hele ki bir araya gelmemiz. Ben kendim
açısından evden canlı yayınla alâkalı bir setup oturtmaya çalışıyorum.


6- ‘’We Could Be The Same’’ neden dijitalde yok diye pek çok kişi soruyor sen ne desin
bu konuda.


Sanatçılar cd’ye kaydedilmiş bir parça yapacakları zaman plak şirketleriyle şöyle bir anlaşma yaparlar ve orda güneş sistemi dahil olmak üzere platformlardaki tüm yayın hakları plak firmasına aittir diye bir anlaşma yaparlar. Biz şarkıyı cd’ye okuduktan sonra şarkı bizden çıkıyor. Bir de Eurovision parçamızda hem TRT hem de
o zamanki plak firması işin içinde.


7- Eurovision için TRT’ye üç parça veriliyor diye biliyorum kalan iki parça We Could Be The Same’in farklı düzenlemeleri miydi yoksa başka parçalar mıydı?

Run ve All We Need Is Everyone’dı ondan sonra seçici kurula gidiyor ve orda ortak bir karar alınıyor ve çoğu zaman grubun seçtiği şarkıyı kabul ediyorlar ortak kararla We Could Be The Same’i seçtik.Run parçamızı Fly To Stay Alive olarak yayımladık,All We Need Is Everyone'da Eriyorum Nihayete oldu. 

1 Nisan 2020 Çarşamba

Röportaj: NECATİ VE SAYKOLAR, Surge Music Türkiye İle Evde Kal


   SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL 
                  
                KONUK: NECATİ VE SAYKOLAR


 Alper Kayman :

1-Bir araya gelme süreciniz nasıl oldu?

Biz Denizli’de birbirimize sürekli bağımlı haldeydik. Necati Aydın’daydı ama okulu buradaydı zaten çaldığımız yerler hep yan yana haldeydi benim işim bitince Barış’ın yanına gidiyordum onun bitince o geliyordu. İçinde olduğumuz farklı gruplarda vardı.


2- Solo bir şekilde albüm veya parça çıkarmayı düşünüyor musun?

Yakın ve orta vadede böyle bir planım yok sadece Necati ve Saykolar’a odaklıyım.


3- Rock İstasyonu’nda yazıların var, ne tar genelde ne tarz yazılar yazıyorsun?

Aslında ilk Türkgitar’da yazıyordum sonra Rock İstasyonu bizde de yazar mısın dedi seve seve kabul ettim. Kendimi serbest yazar olarak tanımlıyorum yoğunluktan dolayı albüm incelemeye vaktim olmuyor.


4- Sence grubun en sayko üyesi kim.

Aslında bu sorunun cevabı herkes. Birimiz çok sayko olduğu zaman diğerimiz normalleşiyorJ. Hepimiz %25’iz 




Barış Şanlısoy :

1-1997 yılında Cahit Berkay ile çekildiğin bir fotoğraf var üzerinde Manowar tişörtü ile keza birçok fotoğrafında da öyle bize biraz bahsedebilir misin?

Denizli konserinde çekilmiş bir fotoğraftı. Moğollar birleştiğinde 2007 yılında Denizli’ye yeniden konsere geldiler biz de malzeme desteği sağlamıştık o sırada yine aynı tişörtle fotoğraf çekildik sonra 2019 ya da 2018 olması lâzım bir araya gelme fırsatımız oldu bu sefer kızımda yanımdaydı güzel bir anımız oldu.


2- Geçtiğimiz günlerde Flört, Batu Akdeniz gibi isimler evlerinden yaptıkları kayıtları kolâj video şeklinde paylaştılar Necati Ve Saykolar’ın aklında bu tarz bir video paylaşmak var mı?

Biz bunu geçen hafta harekete geçirdik Necati bir bestemizi akustik gitarla çalıp söyledi, Alper elektro gitarlarını çaldı, davulcumuz Serhat Bodrum’daydı (Karantina dolayısıyla) o yüzden evine dönemedi davulu evde olduğu için Serhat’ın gelmesini bekliyoruz. Ben basları çaldıktan sonra dörtlü kolâj bir video yapıp yayınlayacağız.


3- Basılı albümlerin dijitale dönmesi sence müziğin ruhuna aykırı mı?

Tamamen kişiyle alâkalı arşiv yapmayı seviyorsan grupların plaklarını, Cd’lerini saklamayı; almayı seviyorsan farketmez. Bir sürü dijital platform var kişi cd almayı seviyorsa parasını verip alabilir. Bence güzel bir şey müzisyenler için daha avantajlı, kendini duyurabilmek kolay oluyor. Ancak bunun Pr’ını yapmadığın sürece dinlenme sayın pek gelişmiyor. Bizlerde özellikle son bir yıldır sosyal medyayı daha aktif kullanıp ilgiyi arttırıyoruz.




Necati Karadayı :

1-Selamlar, nasılsınız bugünlerde neler yapıyorsunuz.

Çok güzel çorba yapıyorum, geçenlerde Alman Pastası yaptım, harika temizlik yapıyorum, iddialıyımJ. Bizim kadar hızlı hayatı olan insanların evde de bu hayatı sürdürmesi farklı açıdan besliyor; ev halkıyla birlikteyim Monopoly oynuyorum, oğlumla taklalar atıyorum, kitaplar okuyorum kendimi besliyorum.


2- Üniversitede yaptığınız konserlerle normal konserlere kıyasla bu saykoluğu yapmamalıyız dediğiniz yerler oluyor mu?

Açık söylemek gerekirse bunun karmaşasını her konserde yaşarız ama sahneye çıkınca biz oluyoruz. Sahne öncesinde netleştirdiğimiz hiçbir şeyi sahnede yapamıyoruz iç mekân konseri de olsa dış mekan konseri de olsa içimizden geldiği gibi davranıyoruz.


3- Denizli yerine İstanbul ya da Ankara da olsaydık daha büyük bir grup olurduk dediğin oldu mu hiç?
Mevkii hiç farketmez bu dörtlü nerde olursa olsun yine aynı sinerjiyi oluştururduk. İstanbul konserlerinde pek çok dostumuz Anadolu’yu gezmeniz çok güzel biz İstanbul’da bataklıktayız diyorlar. Biz Egeli olmamızın enerjisini harmanlayıp güzel bir yola girdik.


4- Volkan Konak’la bir araya gelme süreci nasıl oldu?

Alper konserlerde çok iyi Volkan Konak taklidi yapıyor bizde bir konserimizde sahneden selam göndermiştik o da Yol Arkadaşları vokali Mahmut abi sayesinde canlı videosunu izlemiş aramızda bir yakınlık oldu. Eskiden çaldığım bir türkü vardı bunu Volkan abiyle yaparsak çok güzel olur dedim o da kırmadı. Yakında çıkacak, çok güzel oldu.


5- 12 Bestenin çıkış şekli nasıl olacak bu süreçte dinleyebilecek miyiz?

Bu zamanlarda hepimiz evlerdeyiz, çocuklar Denizli’de ben Aydın’dayım o yüzden stüdyoya girip harmanlayamıyoruz. Belki maxi single olabilir albüm olabilir duruma göre karar vermeyi düşünüyoruz. Sene başında müzik kampı yaptık heybemizde çok ürün var.


6- 2006 yılında çektiğiniz bir Nothing Else Matters ‘’Yanık’’ coverı var.

2014 yılında olan Metallica İstanbul konserinde organizatörler tarafından, sadece o video yüzünden bize ön grup daveti gelmişti sonrasında iptal ettik. 


Metallica - Nothing Else Matters (Necati ve Saykolar Cover) : https://www.youtube.com/watch?v=BIyKBycon4k


Serhat Ergür:


1- Davulcular için ekipman kurulumu en sıkıntılı şeylerden senin genç dönemlerinde senin yaşadığın zorluklar nelerdi.

Enstrümanınız sizi yansıtan bir şey ve ona kendiniz gibi değer vermek zorundasınız. Enstrümanınıza saygı duymak zorundasınız. 1999-2000 yıllarında davulumu alet çantasıyla kuruyordum tabii zamanla enstrümana yatırım yapınca işimiz kolaylaştı.


2- Oğlunu müziğe yönlendirmeyi düşünüyor musun?

Çocukların zorunlu olarak çalsın, çalmalı kafasında değilim ancak çalmayı isterse sonuna kadar desteklerim. Velilerin hepsi benim çocuğum çok yetenekli diye geliyor. Bazı öğrenciler ailesinin zoruyla geliyor.


3- Kulaktan çıkartılacak parçalar için şarkıyı metronomla mı dinlemeliyiz?

Parçanın tüm ritim ve atakları çıkarıldıysa eğer elbette metronomla çalışmak daha iyi olur.


4- Yapılan hıza yönelik ritim çalışmaları hakkında ne düşünüyorsun?

Ergün: Yapılan çalışmalar eğer kondisyonu arttırmaya da yönelikse evet ancak benim yaptığım müzik tarzına çok uygun değil. Şu aralar yeni nesil ataklara bakıyorum, çalıştırmadığım kasları geliştirmeye çalışıyorum.


5- Necati Ve Saykolar’ın en sevdiği parçası hangisi?

Ergün: Yeni Baştan Hayat’ın davul partisyonları daha agresif çalarken efor gerektiren grup olarak zevk aldığımız bir parça kendi parçalarımız özelinde. Gurbet’i çok seviyorum konserlerde insanları kendine alan bir parça.


6- Albümlerin dijitale kayması hakkında ne düşünüyorsun?

Ergün: 1998-99 yıllarında davul, baget bulmak çor zor haftada bir Güven Erkin Erkal’ın TRT’deki programında vay be deyip o klipleri görmek ya da büyük grupların videolarını izleyebilmek o zamanlarda çok değerliydi ödünç kaset alıp döndüre döndüre o kaseti dinlerdik; Günümüzde duyduğumuz bir parçayı aratıyoruz sonra bunun parçasıymış deyip 1-2 dinlemeden sonra kapatıyoruz, çok hızlı tüketiyoruz. Bu durum canlı performanslara da yansıdı eskiden her ilde konser verebilmek mümkün değildi bazen çevre illerden o konsere giden olurdu şimdi bir şehirde konser oluyor dinleyici nasılsa yine gelirler deyip konsere gitmeyebiliyor. Yapılan iş değersizleşiyormuş gibi geliyor bana.