5 Mayıs 2020 Salı

Röportaj: BURAK GÜRPINAR, Surge Music Türkiye İle Evde Kal

                   SURGE MUSIC TÜRKİYE İLE #EVDEKAL



                              KONUK: BURAK GÜRPINAR




 1- Merhabalar, bu günlerde vakitlerinizi nasıl geçiriyorsunuz?

Genelde oturarak geçiyor ama oturmayı çok sevmediğin için arada yürüyorum evde. Kısa bir süre önce bilgisayarım yandı müzik yapma açısından sıkıntı oldu ama başka bir bilgisayardan halletmeye çalışıyorum, samplerı bağladım ufak tefek bir şeyler kaydetmeye çalışıyorum, neyse ki tabletim yanımda arada çizim yapıyorum araba çizmek gibi bir hobim var. Hiç alâkam yoktur spor yapıyorum çünkü sürekli otur olmuyor, normalde çok yürürüm.

2- Sen davula ilk başladığın zamanlar ülkede imkanlar çok kısıtlıydı nasıl oldu da ben bu işi yapacağım dedin?

Evde hoparlörün önünde uyuyormuşum ben zaten babam gitar çalıyordu lezzetli bir gitarcıymış, Cahit Berkay ile beraber başlamışlar, sinemaya gidiyoruz diye evden çıkıp düğün salonuna çalmaya giderlermiş. Cahit Berkay sık görüşmesem de sürekli hayatımdaydı, lafı gelmişken söyleyeyim kötü anmak için değil tabii ki babamın bir gitarı vardı satmak için Barış Manço almış gitarı gidiş o gidiş bir daha gelmedi. 15 yaşında okul müzik grubunun provasına gidip enstrümanları yakından görmek istedim orada davulun dibine düştüm, farklı bir şey hissettim kick ve hi hat kombinasyonları falan. Sonra arkadaşlarımla hadi çalalım deyip grup kurduk ordan
da iş buraya kadar geldi.

3- Müziğe ulaşmanın pek kolay olmadığı dönemler ancak babanın müzisyen olması bu işi kolaylaştırdı mı? 

Babam çok rock düşkünü değildi daha çok jazz severdi, evde pek Türkçe müzik çalmazdı o yüzden etnik türlerin içine girmekte zorlanıyorum mesela. Lisedeki arkadaş grubumla bir yere doğru evrildik onun üzerine her şey bir şeyler çalmaya başlayınca bana da bu kaldı gibi oldu. Çevreniz çok önemli destekleyen mi yoksa ne yapıyor bu herif diyen bir çevreniz mi var bu durum etkiliyor gerçekten. Bizim binada bir bodrum katı vardı orda çalıyorduk ama apartman inliyor ben hâlâ mesajlar alıyorum abi ben senin yan apartmanda oturuyordum bütün gün seni dinliyorduk diye. Evde ilk setupım koltuk yastıkları, tabura ve lambaydı hiçbir şey yoktu ama hayvan gibi eyleniyorsun. Şimdi sıkıntı o bence o kadar kolay ulaşıyorsun ki onun keyfini yaşayamıyorsun o zaman bir şey bulduğunda hayvan gibi seviniyordun o kadar yükseliyorsun ki şu an kimsenin onu yaşayabildiğini düşünmüyorum.

4-Workshop turları yapıyorsun bu devam edecek mi?

Evet edecek, bu workshopları İstanbul Agop karşılıyor hep ve aslında maliyetli bir iş ve birinin sırtlanması gerekiyor o da İstanbul Agop oluyor hep ben ve çevremdeki çoğu kişiyi destekliyorlar zaten. Sıklığını biraz azaltmıştım ancak pandemi öncesi Kerem Kabadayı’yla Ankara’da yaptık o bayağı keyifli geçti, katılım harikaydı ve sonrasında buraya da gelin diye geri dönüşler aldık salgın sonrası Kerem’e de uyarsa yeniden yapabiliriz. Orada sadece davul değil pek çok şey konuşuluyor ve çok zevkli geçiyor umarım yeniden yapabiliriz. Burak Gürpınar - YİV (Hybrid Drums - SPD-SX) : https://www.youtube.com/watch?v=hHyspiDXaVQ



Mor ve Ötesi & Burak Gürpınar (Zeytinli 2016) : https://www.youtube.com/watch?v=79a9ZsnmHVI

5-Takip ettiğin metal grupları var mı? 

Dürüst olmak gerekirse eskisi kadar metalci değilim. Metal dinliyorum ama yenileri pek takip edemiyorum kafa olarak biraz daha rock, elektro akustik tarzı biraz daha o kafaya girdim zaten Mind Shifter’ı takip edenler anlamışlardır. Grup adı söyleyecek olursam Masereti’yi çok seviyorum yeni albümleri hayal kırıklığı olsa da.

6- Yeni türeyen rock grupları hakkında neler düşünüyorsun? 

Ben de çok ön yargılıydım o gruplara hatta o tarz şarkıları içeren bir playlist yaptım bir bakayım peş peşe geldiğinde nasıl oluyor diye ayrımı anlayamadım ama işin içine girince öyle değil ve zaman geçirdikçe baya gelişir bir duruma geliyorlar. Stüdyo açınca çoğunu misafir ettik içerisinde çok iyiler var hem enstrümanlarına hakimler hem de anlatmak istediklerine o yüzden artık ön yargılı yaklaşmıyorum. Ben biraz daha 90’lar adamıyım ve işin müzikal kısmının biraz daha ön planda olmasını isterim çünkü
Türk insanı sözleri dinlemeyi daha çok seviyor tabii ki vokal de dinlenecek ama arkada dünya iş oluyor onunda ön plana çıkması lazım diye düşünüyorum. Kaldı ki bunlar da değişecek.

7- Hasan Cihat Örter gitara basıp düştüğünde ne hissettin diye bir sürü soru geliyor şu an. 

Hayatımda o kadar çok az gülmüşümdür, bir andan utandım ama banane yani. Benim de fazla şey yaptığım bir insan değil Kerem’in ricası ile ordaydım ben. Rock teması işlenecekti bir şarkıda gel çalalım dedi tabii orda olay bir şova dönüştü, komik oldu tabii şu an İstanbul’da daha komik bir şey yoktur diye aklımdan geçirdim. Kafayı öne eydim gülerken acaba Kerem ne yapıyor diye baktım o da bitmiş kopuyordu. Çok komik bayağı komik. Konser 1 saat sürecekti adam 1 saat sonra ara verdi konser bittiğinde insanlar o adam bir daha buranın (CRR) kapısından giremez diyorlardı.

8- Her davulcunun amatör zamanlarında yasadığı zorluklar vardır Burak Gürpınar’ın yaşadığı bu tarz şeyler var mı?

İlk davulumu prova yaptığımız salondan almıştım çok eskiydi ve çok güzel bir davuldu ama yenisini alabilmek için satmak zorunda kaldım şu anda arıyorum bulursam alacağım. Babamın öğle yemeği için verdiği harçlıkları saklıyordum 3 ay sonra falan stüdyoya gittim benim bu davulu almam lazım dedim alet güzel ama dökülüyordu işte sonra aldım o davulu, yavaş yavaş geliştirmeye başladım yine para biriktirerek bu arada aile evinde olduğum için biraz kolay para biriktirebiliyordum, arkadaşlarımla pek gezme eğlencem de yoktu bir araya gelip müzik yapmaya, iyi zaman geçirmeye çalışırdık. İkinci davula geçerken Cahit ağabeyin büyük desteği oldu, babam bana ben sana flüt çal dedim falan diyordu. Bütün setupı dolmuşa doldurup taşıdığımı hatırlıyorum ve bir kişinin taşıyacağı yük değil o ama ben her hafta taşıyordum herkes gülüyordu ama onlar olmayınca memur gibi hissediyorum kendimi. İstanbul Agop sonra kurtardı beni.

Kurban - Yalan (Zeytinli 2017) : https://www.youtube.com/watch?v=qYacUvySl4E


 Kurban - Yine (Drum Session) : https://www.youtube.com/watch?v=QDG4zga-Ia0

9- Blue Blues Band hakkında neler söylersin. 

Okulların en iyisi. Ben davul dersi almadım, apartmanın en al katında Metallica, Death Angel çala çala öğrendim gösteren kimse yoktu sonra Deniz Güngör’le tanıştım şu an aqua drum yapıyor işte üçlemeleri falan gösterdi, disipline soktu biraz beni. Blue Blues Band’de çalarken de Kerim Çaplı bazı sıkıntılardan dolayı he programa gidemiyordu o zamanlar benden iyi davulcular vardı ama ortalıkta değillerdi tanışıklık durumu olduğu için oldu birazda. İşte beni çağırdılar gittiğimde Yusuf yusuftum çünkü Kerim Çaplı’nın yerine sahneye çıkıyorsun ve hayatımda duymadığım şarkılardı abi bilmiyorum diyorum Batu abi hisset deyip arkasını dönüyor. Bası, gitarları, gitar sololarını dinleyerek sürekli eşlik halinde kaç kez sahneye çıktım bilmiyorum ama o Yusuf modu insanı otomatik olarak geliştiriyor. Aldığım bir öğüttür ve öğrencilerime de sürekli söylüyorum ‘’kendinden iyilerle çal, her zaman.’’. Öteki türli konfor alanında takılıyorsun o da bir şey olmamasına sebep oluyor.

10- Bir trackin üzerine davul yazılmış davul parçaları çıkmaya başladı senin böyle bir düşüncen var mı? 

Stüdyoyu açtıktan sonra birkaç kez gidip özellikle davul olmayan parçalara, elektrik müzik parçalarının akustik olsa nasıl olur gibi düşünerek üzerine bir şeyler çalıyorum ama daha çok hareket ağırlıklı değil beat ve groove ağırlıklı şeyler kaydettim ama paylaşmadım. Sıfırdan bir şarkı yapıyorken genellikle karakteristik bir şeyler koymaya ve a bu parçanın davulu dedirtmeye çalışıyorum, bunu kovalıyorum. Bazı şarkılar var davul bütün şarkıyı tak bir loopta çalıyor ama hiç rahatsız etmiyor çünkü güzel yazılmış ve fazlasına gerek yok, şarkıya hizmet etmesini tercih ediyorum.

11- Stüdyo La ve kırmızı saçlarının senin için önemi vardık illa ki. 

O dönem benim için her şeyin zirvede olduğu çok güzel bir dönem. Kurbanın albümünü kaydettik, Mor ve Ötesi ile o dönem turneye çıktık, Teoman’ın En Güzel Hikayem’i o dönem çaldım arkasından Athena’nın Beyaz albümü geldi falan tabii Kurban’ın dağılması her şeyi darma duman etti ama oraya gelene kadar çok güzel, daha sonra Dorian elemanları aldı o stüdyoyu ve ikinci albümü yapıldı ki çok güzel albümdür dinlemeyenler büyük hata ediyorlar.

12- Rock, metal müziğin düşüşe geçmesinin Türk grupların pasifliği ile alakası var mı sence? 

Pasiflik değil de birlik beraberlikle alakası var gibi. Bizim insanımızın güzellikleri yüceltmemek gibi bir özür var maalesef hepimiz için geçerli. Birbirimiz kollamadığımız için oluyor. Yanlış anlaşılmasın ancak çok iyi ve donanımlı rap artistleri var şu anda ve üretmek daha kolay setupı kurduğun zaman ve anlatacağın şeyler de varsa üreten kişi de donanımlı biriyse iş çözülüyor ama bir rock, metal grubunun yaptığı bir şeyi hayata geçirmek çok zor özellikle bu ortamda. Stüdyo, alet ve kayıt ekipmanları olsun kişilerin bunlara yatkın olması gerekiyor aradaki fark oranın bireysel bizim ise grup işi olması ve bizim grup işini bir türlü beceremiyor olmamız. Birlik halinde yapmayı becerebilirsek çok güzel olur ki her şeyin dönemi geliyor mesela Khontkar’la muhabbetini yaptık live olayın geri geleceğini düşünüyor.


Athena - Köpek (Ortaköy Sahil - 2006) : https://www.youtube.com/watch?v=ht-1udUNaU4 


 Mind Shifter - Faraway Girl (With Live Drums + Roland SPD-SX) : https://www.youtube.com/watch?v=IUewZekKd-k

13- İlerde çalışacağın müzik projeleri hakkında biraz bilgi verebilir misin? 

Tabii, en son Mind Shifter’da çalıyordum ve bir tek onlarla konsere çıkıyordum. Kendimle ilgili birkaç sıkıntım oldu o açıdan arkadaşlarıma da mahcup oldum maalesef, biraz kapanmam gerektiğini düşündüm. Koray Can Demir’le bir şeyler kaydettik onunla konserler olacaktı maalesef koronadan dolayı ertelendi, single çıkacaktı aynı şekilde o da ertelendi. Demir Demirkan’la bir turne planı vardı, Memet İncilli’yle demolar yaptık en kısa zamanda o işleri halletmek istiyorum bunlar dışında evde bir şeyler kurdum biraz kendimi kapatıp neler çıkacak görmek istiyorum.

14- 1999 Metallica konseri nasıl bir histi senin için çünkü aynı sahnede yer aldınız.

Tabii ki çok hayalini kurduğumuz ve beklediğimiz bir gündü ancak koşullar dışarıdan görüldüğü gibi değildi biraz bahsedeyim; Zaten ücretsiz çalıyorsun onun dışında bize kulis vermediler Megolomaniax’la bir tane takım odasını temizlettik kendimiz için. Ali Sami Yen’in o zaman ki durumu gerçekten korkunçtu alt taraflar özellikle, sahneye çıkış yolu vermediler ya seyircilerin arasından çıkacaksınız ya da koşuyolunun altında bir yol var oradan geçeceksiniz fakat o yol kilitli biz oradan çıkacağız sahneye ama yol boklu, bildiğin bokların içinden geçtik. Birde üzerimizde etek var ve seyircilerin arasından öyle geçmemiz çok uygunsuz. Bu arada seyirciden tepki geleceğini çok iyi biliyoruz ve öyle olduğunu bildiğimiz için sahneye çıktık. Programda 7 şarkı çalacaktık son şakıya girdiğimizde sistemi kapattılar, çalarken bir sürü bozuk para atıyorlardı sanki Metallica sen bozuk para atınca sahneye önce çıkacak. Sen keyifli vakit geçir diye içinden birileri çıkmış ve çalıyorlar, tadını çıkar yani niye uğraşıyorsun, Laf atanların çoğu da ergenlerdi ve çok saçma. Birisi küfür etti Kerem birazdan oraya geleceğim biliyorsun demi dedi sonra gidip suratına yapıştırdı ve bira verdi al kendine gelirsin diye. Salak herifler aptal aptal konuşuyorlar ve kendilerinden birini yuhalıyorlar aslında. Sahneden erken indirmeye çalıştıklarında Deniz inmek istemedi, mikrofona yapıştı bildiğin ve sahneden söktüler adamı neredeyse. Konseri çekmesi için bir ekip ayarlamıştık ve anı olarak saklamak istiyorduk tabii Metallica ekibi dedi ki bizim var sizin getirmenize gerek yok tamam dedik bizde. Konseden bir hafta sonra Metallica’nın şirketi bizim şirketi arıyor görüntüleri istiyor musunuz diye evet deyince 2500 dolar fiyat çekiyorlar adamların ekibinde her şeyi paraya çevirme kafası var zaten biz o gün de kötü muameleye maruz kaldığımız için tanışma fırsatımız varken gidip yüzlerine bakmadık çünkü kötü hissettik kendimizi. Konserden sonra eskiden beri tanıdığım ve sesi yapan Civan anlattı ilk albümde introyu gönderip üstüne çalacağız tonmaisterdan kanal istedik adam bizden para istedi biz de gitar kanalına discman bağlayıp çaldık. Komik yani. Adamların turne için iki ekibi varmış ve bize de uyuz olan İngiliz ekip gelince durumlar böyle oldu. Bunun arkasından da sanki biz bir şey yapmış gibi basından kötü geri dönüş aldık.

15- Sence Kurban bu zaman çıksaydı aynı satış başarılarını yakalayabilir miydi? 

Tanıtımla ve yaptığın şeyin arkasında durmakla ilgili bu, çok farklı yerlerde bulunduğum için söylüyorum bir şeyi üretirken ve iyi bir şeyse çıkan ürün yaptığınız şeyin bir şeyleri değiştirebileceğini fark ediyorsunuz çünkü o esnada etrafınızda bir şeyler oluyor farklı enerjilerin senkron olmasından bahsediyorum ve şu an bir şey oluyor diye hissediyorsun o enerjiler birleşince. Şu anda aynı şekilde hissetsem yürür derim ama o his olmuyor. Etrafındaki ekiple nereye doğru gidiyorsun bu önemli.


16- Dijital platformalar amatörler için bir çıkış kapısı mı sence.

Bence herkes kullansın iyi olan sıyrılır zaten. Eskiden de böyleydi şu an biraz daha arttı cover üzerinden yürüyor olay. Kendi yazdığı bir şey olmadığı için eski parçalardan bir cover yapılıyor biz buna uzak değiliz yıllardır barda çaldık çünkü insanlar kendi parçanı dinlemiyordu bu yüzden cover çalıyorduk ama kendi sevdiğimiz parçaları herkesin bildiği değil bu yüzden az çalıyorduk mesela. Cover yapılsın ama bu işin tamamının çok küçük bir yüzdesi çünkü üretmek başka bir şey aslında üretirken de cover yapıyorsun aslında nerden ne kadar aldığınla alakalı, kendin bir yemek yapıyorsun o yemek ne kadar karakteristik bir tat taşıyor. Kurban’da pek çok şeyimiz farklıydı ama ortak ve bizi yakalayan zevkler de vardı farklılıklarımızı zevklerle harmanlayıp müziğin içine koyduk ve o karakteristik yapı oluştu.


17- Üretirken çıkan anlaşmazlıklar oluyor muydu? 

Anlaşmazlık pek olmuyordu çünkü Deniz o sıralar altın yumurtlayan tavuk gibiydi. Adam ne yapsa güzel oluyordu ve sürekli kayıt kafasındaydı ve olan az teknolojiyi o kadar iyi kullanıyordu ki sen bu aletlerle bunu nasıl yaptın oluyorsun. Onun yaptıklarının içinden de biz elimize yatkın olanları seçiyorduk tartışma durumu pek olmuyordu. İşin daha başında olduğumuz için ego da yoktu burayı böyle yapalım mı deyince olur abi diyorduk, iletişim çok kolay oluyordu. Zaman içinde duygusal yük ve birikimlerle beraber zorlaştı ama en başta böyle sorunlar olmuyordu ve üretmek çok kolay oluyordu. Deniz kaynaktı biz onu işliyorduk.


18- En enteresan yaşadığın sahne anısı neydi diye bir soru geldi şu an.

Çok var ama unutamadığımı anlatayım. Kurban’la İzmir’de açık hava tiyatrosunda konser verirken sahneye koyunlar çıkmıştı noluyor dedim. Intro çalıyor sahneye çıkacağım koşarak çıktım ortadan kalın bir kablo geçiyormuş görmeyip takıldım düştüm sonra hiç ayağa kalkmadan davula yuvarlanarak gittim, unutamadığım bir andır.


19- Burak Gürpınar bizlerden ve dinleyicilerden neler bekliyor?

Dinlediğiniz şeye sahip çıkın bu dönem bir şeylerin değiştiği bir dönem ve globalden lokale döndüğümüz bir dönem bunlardan iyi olanları görüyorsanız ön yargılı değil destekleyici olun. İyi olan şeyler önümüze çıksın desteğinizi esirgemeyin çünkü eğlence sektörü Türkiye’de çok dışlanmış bir sektör ve ilk krizde sekteye uğrayan sektör. Şu anda o kadar çok arkadaşım işsiz ki. bunu tüm sanat dalları için söylüyorum destek olmadan ve birebir katılım olmadan asla yürümezler ve bunların olmadığı hiçbir toprak da aydınlığı göremez, bunun olması gerekiyor ki hayata farklı bakış perspektifleri edinelim hepimiz aynı yerden bakarsak çok büyük bir kuyuya düşeriz. Bunun için sizden farklı olanları dışlamayın kutsayın ki sizin hayatınıza renk katsınlar. Hayatınıza dahil edin o insanları, tek ricam bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder